62 yaşındaki yılanın geride bıraktığı gizemli miras
Bir hayvanat bahçesi efsanesi, ölümünden sonra bile bilim dünyasını meşgul etmeye devam ediyor. Dünyanın hayvanat bahçelerinde yaşamış en yaşlı yılan unvanına sahip olan bu kraliyet pitonu, 2020 yılında yumurtlayarak herkesi şaşırttı.
2021 yılında, Missouri’deki Saint Louis Hayvanat Bahçesi çok özel bir sakinini kaybetti. Hayvanat bahçelerinde yaşamış en yaşlı yılan unvanını taşıyan bu kraliyet pitonu, 62 yıllık ömrünün son demlerinde dahi bilim dünyasını şaşkınlığa uğratan bir olaya imza atmıştı.
Aslında, Kraliyet pitonlarının (Python regius) ortalama yaşam süresinin 30 yıl civarında olduğu düşünüldüğünde, 60 yaşını aşmış olması bile başlı başına olağanüstü bir durumdu. Ancak yılanın asıl şöhreti, ölümünden yalnızca bir yıl önce, 2020’de yumurtlama haberiyle geldi.
Bu yaşlı yılanın yumurtlaması, yaşı nedeniyle zaten başlı başına bir olaydı. Fakat asıl şaşırtıcı detay, hayvanat bahçesi kayıtlarına göre yılanın tam 15 yıldır türünden bir erkekle temas etmemiş olmasıydı. Buna rağmen yumurtaların sağlıklı olması, akıllara hemen nadir görülen bir biyolojik olayı getirdi: Partenogenez.
Saint Louis Hayvanat Bahçesi’nin herpetoloji yöneticisi Mark Wanner, o dönemde yaptığı açıklamada, bu yılanın bilinen en yaşlı yılan olduğunu belirtmişti. İleri yaşının yanına eklenen bu gizemli doğum, yılanı adeta bir biyoloji fenomeni haline getirdi.
Bakire doğum: Partenogenez nedir?
Yunanca’da “bakire yaratılış” anlamına gelen partenogenez, döllenmeye ihtiyaç duymadan yumurta hücresinin doğrudan embriyoya dönüşebildiği eşeysiz bir üreme biçimi. Bu süreç, hayvanlarda genellikle otomiksi adı verilen bir mekanizmayla gerçekleşir.
Otomiksi sırasında, yumurta hücresi üretim esnasında ortaya çıkan ve normalde kaybolan “polar cisimcikler” adı verilen hücrelerle birleşir. Sonuç olarak ortaya çıkan yavrular anneye çok benzerler, ancak birebir klonu değillerdir ve tamamının dişi olması beklenir.
Hayvanat bahçesi yetkilileri, yılanın hayatını kaybetmesinden sonra bile bu gizemin peşini bırakmadı. Yumurtladığı kümeden hayatta kalmayı başaran yavrunun incelenmesi için üniversite düzeyinde bir çalışma başlatıldı. Amaç, bu doğumun gerçekten partenogenez mi, yoksa nadir görülen başka bir durum mu olduğunu genetik olarak belirlemek.
Sanılandan daha yaygın
Partenogenez, uzun yıllar boyunca çok nadir bir biyolojik olay olarak düşünülse de, günümüzde bilim insanları bu durumun sanılandan çok daha yaygın olduğunu biliyor. Artık sadece arılar ve su ayıları (tardigradlar) gibi türlerde değil, toplamda 80’in üzerinde farklı türde belgelendiği biliniyor. Hatta bazı durumlarda, dişi hayvanlar erkeklere erişimi olmasına rağmen kendi başlarına üremeyi tercih edebiliyor.
Ancak partenogenez, dişilerin erkekle temas olmadan üremesinin tek yolu değil. Bazı yılan ve kaplumbağa türleri gibi hayvanlar, spermleri veya döllenmiş yumurtaları vücutlarında uzun süre depolayabilir ve koşullar uygun olduğunda gebelik sürecini başlatabilir. Bu yaşlı yılanın doğumunun partenogenez mi, yoksa yıllar önce depolanmış bir spermin sonucu mu olduğu, bilim insanlarının çözmeye çalıştığı en büyük gizem.



Yorum gönder