Kabuslar ve yaşlanma arasındaki gizemli bağlantı
Yapılan yeni bir araştırma, kabusların sık görülmesinin yalnızca uyku kalitesini etkilemekle kalmayıp, biyolojik yaşlanmayı da hızlandırabileceğini ortaya koyuyor. Uzun süreli sağlık verilerine dayanan bu çalışma, kabusların ölüm oranları ve yaşlanma üzerindeki etkilerini araştırdı.
Gece boyunca görülen kabuslar, uyku kalitesini bozan ve birçok kişiyi zor durumda bırakan bir sorun olmanın ötesinde, vücutta daha derin etkiler yaratabiliyor. Birleşik Krallık Demans Araştırma Enstitüsü ve Imperial College London’dan bilim insanları, kabusların biyolojik yaşlanma üzerindeki etkilerini inceleyen önemli bir çalışmaya imza attılar.
183.012 yetişkin (26-86 yaş arası) ve 2.429 çocuk (8-10 yaş arası) üzerinde yapılan bu araştırma, altı uzun süreli sağlık çalışmasından elde edilen verileri kapsıyor. Çalışma süresince, yetişkinler kabus görme sıklıklarını belirttiler ve bu bireyler 19 yıl boyunca izlendi. Çocuklar için ise ebeveynler, çocuklarının kabus görme sıklığına dair bilgi sağladı.
Bu kapsamlı araştırmada, bilim insanları biyolojik yaşlanmayı ölçmek için farklı yöntemlere başvurdular. Çocuklar için, hücrelerin yaşlanma hızını gösteren telomer uzunlukları kullanıldı. Yetişkinlerde ise hem telomer uzunlukları hem de epigenetik saatler aracılığıyla vücudun genel yaşlanma hızı değerlendirildi. 23 Haziran 2025’te Avrupa Nöroloji Akademisi Kongresi’nde sunulan bulgular, kabusların biyolojik yaşlanma ile bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.
Kabuslar ve ölüm riski arasındaki bağlantı
Araştırmalar, haftada bir veya daha sık kabus gören kişilerin, nadiren ya da hiç kabus görmeyenlere kıyasla 70 yaşına gelmeden ölüm riskiyle karşılaştıklarını gösterdi. Bu kişilerde ölüm oranı, üç kat daha fazla oldu. Ayda bir kabus görenler dahi, daha hızlı yaşlanma ve artan ölüm oranlarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Araştırmalar, haftada bir ya da daha sık kabus görenlerde, sigara içmek, obezite, kötü beslenme ve düşük fiziksel aktivite gibi bilinen diğer risk faktörlerine göre çok daha güçlü bir ölüm riski bağlantısı olduğunu belirledi. Ayrıca, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde, sık kabus görenlerin yaşadığı artan ölüm riski, yaklaşık %40 oranında daha hızlı biyolojik yaşlanma ile ilişkilendiriliyor.
Uyku kalitesi ve yaşlanma arasındaki ilişki, daha önce birçok çalışmada ele alınmıştı. Ancak kabusların bu denkleme önemli bir etken olarak dahil olduğu görülüyor. Uyku kalitesinin yanı sıra genel sağlık üzerinde de belirleyici bir faktör olan kabuslar, hem uyku düzenini hem de fiziksel sağlığı olumsuz etkileyebiliyor. Bu etkileşim oldukça karmaşık bir yapı arz etse de, kabusların kesintili uykuyu tetikleyerek sağlığı bozduğu kesin. Aynı zamanda, bazı sağlık sorunlarının da kabusları daha sık hale getirdiği gözlemleniyor. Yani, kabuslarla bölünen uykular, vücudun dinlenme ve iyileşme süreçlerini olumsuz etkileyerek biyolojik yaşlanmayı hızlandırabiliyor.
Fiziksel tepkilerle gelen tehlike
Beyin, uyku sırasında gerçek ve rüyayı ayırt etmekte zorlandığından, kabusların fiziksel tepkiler yaratması kaçınılmaz. Kalp atış hızının artması, nefes almanın hızlanması gibi vücudun verdiği stres tepkileri, kabuslardan uyandıktan sonra kişi üzerinde büyük bir etkisi bırakabilir. Hatta, uyandığımızda yaşadığımız bu stres, gündelik yaşantımızdaki deneyimlerden daha yoğun olabilir. Kabusların uyku kalitesi ve süresi üzerindeki etkileri de, vücudumuzun gece boyunca gerçekleştirdiği onarım süreçlerini zayıflatabiliyor.
Bu bulgular, halk sağlığı açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Kabusların tedavi edilmesi ve önlenmesi, sağlığı iyileştirmek ve biyolojik yaşlanmayı yavaşlatmak için etkili, düşük maliyetli bir yöntem olabilir. İyi bir uyku hijyenine sahip olmak, stresi yönetmek ve anksiyete ya da depresyon tedavisi almak, kabusları azaltmaya yardımcı olabilir. Kabusların yaşlanma ve beyin sağlığı üzerindeki etkilerine dair daha fazla çalışma yapılması, bu konuda daha kesin çözümler geliştirilmesine olanak tanıyacaktır.
KAYNAK : www.chip.com.tr
Yorum gönder