Teknoloji dünyasında şirketler, yapay zekayı sistemlerine entegre etme konusunda adeta yarış içinde. Ancak bu dönüşüm, kullanıcı sözleşmelerinde yapılan küçük ama etkili değişikliklerin kamuoyunda ciddi endişelere neden olmasına da yol açıyor.

WeTransfer, geçtiğimiz günlerde Hizmet Şartlarına “makine öğrenimi” ifadesini ekleyerek dikkatleri üzerine çekti. Bu değişiklik, kullanıcıların yükledikleri dosyaların yapay zeka modellerinin eğitimi için kullanılabileceği şeklinde yorumlandı ve büyük tepkiyle karşılandı. Şirket, yaşanan yoğun baskının ardından bu ifadeyi şartlardan kaldırmak zorunda kaldı.

Tepki çeken ifade ne diyordu?

Kullanıcıların öfkesine neden olan ifadede, dosyaların “makine öğrenimi modellerini geliştirmek de dahil olmak üzere yeni teknolojileri geliştirme ve ticarileştirme” amacıyla kullanılabileceği belirtiliyordu. Şirket, bu ifadenin sadece yasa dışı içeriklerin tespiti ve denetimi için yapay zekâ kullanımını değerlendirmek adına eklendiğini savundu.

Ancak kullanıcılar bu gerekçeyi yeterli bulmadı. Bir sosyal medya kullanıcısı, “Hassas içerikleri güvenli şekilde paylaşmak için bu platformu kullanıyoruz. Bu değişiklik, açık bir gizlilik ihlalidir” sözleriyle durumu özetledi. Özellikle, “İçeriğiniz bizim tarafımızdan herhangi bir şekilde kullanılırsa tazminat hakkınız olmayacak” ifadesi de özel bir öfkeye neden oldu.

Şirket geri adım attı

Gelen tepkiler üzerine WeTransfer, açıklama yaparak “Henüz böyle bir sistem aktif değil. Sadece olasılık olarak değerlendiriliyordu” dedi ve kafa karışıklığını önlemek adına tartışmalı ifadeyi kaldırdıklarını duyurdu. Şirket şu sözleri de ekledi: “Yaratıcı topluluk için yapay zekanın hassas bir konu olduğunun farkındayız. Bu konuda gereksiz karışıklık yarattığımız için üzgünüz.

İngiltere merkezli bir teknoloji hukuk firmasının kıdemli avukatı Neil Brown, şirketlerin bazı yeni hizmetleri yasal koruma altına almak için Hizmet Şartlarına bu tür ifadeler eklediğini belirtiyor: “Eğer şirket, telif hakkı gibi konularda daha fazla yetki gerektiren bir işlem yapacaksa, bunu kullanıcıyla yaptığı sözleşmeye yansıtması gerekir.

Ayrıca “zımni lisans” kavramından da bahsediliyor. Bazı ülkelerde, kullanıcılar açıkça izin vermese bile, platforma içerik yüklemek, o içeriğin teknik olarak işlenmesine izin verilmiş sayılabiliyor. Ancak Brown, bu durumun kullanıcı beklentileriyle şirket niyetleri arasında uyuşmazlığa yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

WeTransfer’ın yaşadığı bu kriz, aslında ilk değil. 2023’te Dropbox da benzer bir sorunla gündeme geldi. Bir kullanıcı, Dropbox’ın dosyaları üçüncü parti yapay zeka hizmetleriyle işlediğini öne sürdü. Şirketin CEO’su Drew Houston ise bu iddiayı düzelterek “Bu hizmetler yalnızca kullanıcı aktif olarak AI özelliklerini kullandığında devreye giriyor” açıklamasını yaptı.

Dosya göndermenin geleceği tartışmalı

Bazı teknoloji uzmanları ise bu tartışmanın ötesine geçerek, “Artık birbirimize dosya göndermekten vazgeçmeliyiz” çağrısı yapıyor. Açık veri savunucusu Terence Eden’e göre veriler bir dosyada değil, doğru yapılandırılmış veritabanlarında yaşamalı: “2025 yılında halen birbirimize dosya atıyor olmamız saçma. Özel bilgi paylaşımı gerekiyorsa, doğru erişim kontrolü olan platformlar kullanılmalı” diyor.

Teknoloji şirketleri yapay zekayı hizmetlerine entegre ederken, kullanıcıların verilerini nasıl kullandıkları konusunda daha şeffaf olmak zorunda. Aksi takdirde yaşanacak güven kaybı, sadece bir cümleyle tüm müşteri tabanının kaybedilmesine neden olabilir.