Güneş, parlak ışığı ve ısısıyla hemen her gün kendini gösterir. Ama aslında onun bu görünen yüzünün altında, bizim asla duyamayacağımız bir de ses var. Güneş durmaksızın ses dalgaları üretiyor, hem de dev boyutlarda.

Güneş’in içi hiç durmayan sıcak gazlarla dolu. Bu gazlar, derinlerden yüzeye doğru büyük bir hızla yükseliyor. Saatte yüz binlerce mil hızla hareket eden bu sıcak cepler, yüzeye yaklaştıkça kaynayan su gibi hareket etmeye başlıyor. İşte bu dinamik hareketler, Güneş’in içinde ses dalgalarının oluşmasına neden oluyor.

Ancak bu sesler, bizim bildiğimiz anlamda kulakla duyulabilen sesler değil. Güneş’in içinde dolaşan dalgalar, basınç dalgaları. Yani tıpkı sesin hava molekülleri arasında titreşerek ilerlemesi gibi. Ama çok daha büyük bir ölçekte.

Bilim insanları Güneş’in sesini nasıl dinliyor?

Güneş’in içine bakmak, onun sırlarını keşfetmek hiç kolay değil. Yüzeyin altında ne olduğunu görmek mümkün olmadığından, bilim insanları onun çıkardığı bu sesleri izleyerek bilgi toplamaya çalışıyor.

Ses dalgalarının hareketi, geçtikleri maddenin yapısına göre değişiyor. Eğer iç katmanlardaki gazlar yoğun ya da daha sıcaksa, ses farklı bir hızla ilerliyor. Bu farklar sayesinde araştırmacılar, Güneş’in iç yapısını katman katman haritalayabiliyor. Bu alana “helioseismoloji” deniyor.

Peki ama bu sesler kulağımıza neden ulaşmıyor? Bunun iki temel nedeni var.

İlki, bu dalgaların dalga boylarının inanılmaz uzun olması. Hem de yüzlerce mil kadar uzun. Bu da onların frekanslarının çok düşük olduğu anlamına geliyor. Bizim kulaklarımız bu kadar düşük frekansları algılayamıyor.

İkincisi, Güneş ile aramızda koca bir boşluk var. Sesin yayılabilmesi için bir ortama ihtiyacı bulunuyor; hava, su ya da gaz gibi… Ancak uzay neredeyse tamamen boş olduğundan, bu ses dalgaları Dünya’ya ulaşamıyor. Yani Güneş ne kadar “gürültü” yaparsa yapsın, bu sesler sessizlikte kayboluyor.