Tarihin en eski keki: 4.000 yıldır bozulmadan nasıl günümüze gelebildi?
4200 yıl önce Antik Mısır’da yapılan ve Pepyankh’ın mezarında bulunan kek, zamanın testinden başarıyla geçmiş bir gastronomi mirası olarak değerlendiriliyor.
İnsanın en büyük keşiflerinden bazılarının, tarih boyunca hayatımızı şekillendiren unsurlar olduğunu düşünsek de, belki de en şaşırtıcı olanı kek olabilir. Binlerce yıl öncesine dayanan kekler, şimdi 4.200 yıllık tarihi bir örneğin bulunmasıyla, tarihsel anlamda daha da önemli bir yer edindi. Guinness Dünya Rekorları’na göre, bu kek, bilinen en eski örnek olarak kayıtlara geçti.
Yaklaşık 10 santimetre genişliğinde ve buğday bazlı iki yassı ekmekten oluşan bu kek, süt, bal ve susam gibi malzemelerle zenginleştirilmiş. Bu özellikleriyle aslında klasik bir kekten çok, pasta olarak tanımlanıyor. Fakat, bu pasta sadece içeriğiyle değil, 4 bin yılı aşkın süredir şaşırtıcı derecede iyi korunmuş olmasıyla da dikkat çekiyor.
Araştırmalara göre, bu kadar uzun süre bozulmadan kalmasının sırrı pişirilme yöntemine dayanıyor. Hamurun, birbirine geçecek şekilde tasarlanmış iki bakır kalıp arasında pişirilmesi, içeriklerin eşit şekilde pişmesini sağlamış ve soğuduktan sonra kalıpların içinde sanki mühürlenmiş gibi korunmuş. İsviçre’deki Alimentarium Gıda Müzesi’nde sergilenen bu pastanın korunmasının arkasındaki detaylardan biri de, kalıpların pişirmeden önce ısıtılması. Bu işlem, hamurun içine hava kabarcıklarının oluşmasına yol açmış ve pasta soğudukça bu kabarcıklar dışarı çıkarak bir vakum etkisi yaratmış. Bu vakum, pastanın kalıba yapışmasını sağlamış ve onu bu kadar uzun süre bozulmadan tutmayı başarmış.
Antik Mısır’dan günümüze ulaşan miras
Bu pasta, Antik Mısır’dan kalan en eski örneklerden biri olarak, sadece yiyecek değil, aynı zamanda bir kültürel mirasın da parçası. Meir nekropolünde, Pepi II dönemine ait bir mezarda bulunan bu pasta, dönemin yüksek mevki sahibi, vezir Pepyankh‘a ait. Pepyankh, firavun dışında bir insanın ulaşabileceği en yüksek dereceli pozisyonlardan birine sahipti. Mezara yerleştirilen bu tür yiyecekler, Mısırlıların öteki dünyaya yolculuklarında kendilerine eşlik etmesi için konuluyordu. Yiyecekler, ölülerin yeniden doğuşu simgeliyor ve aynı zamanda uzun yolculuklarda tüketilmesi gereken ikramlar olarak görülüyordu.
Öte yandan, Antik Mısır’daki bu tür mezar buluntuları, o dönemin halkının inançlarıyla sıkı bir bağlantıya sahip. Yiyeceklerin uzun süre bozulmadan kalması, ruhun son yolculuğunda yoldaşlık edeceği düşüncesiyle büyük bir öneme sahip. Bu nedenle, Pepyankh’ın mezarındaki pasta, 4 bin yılı aşkın bir süre sonra hala bozulmadan varlığını sürdürüyor ve onu yapan kişinin ne denli büyük bir ustalıkla işini gerçekleştirdiğini gözler önüne seriyor.



Yorum gönder