Amerikalı otomobil alıcılarının tercihlerinde dikkat çekici bir değişim yaşanıyor. Yeni bir araştırmaya göre, potansiyel alıcıların yarısından fazlası (%51) bir sonraki araçlarını Çin markaları arasından seçmeyi düşündüğünü belirtiyor ve bu, sadece bir yıl içinde neredeyse %25’lik çarpıcı bir artış anlamına geliyor.

Araştırma şirketi AutoPacific tarafından yapılan yıllık kapsamlı ankete katılan tüketicilerin, Çin markalarıyla ilgili gizlilik ve güvenlik endişelerinin farkında olmaları ise durumu daha ilginç hale getiriyor.

AutoPacific, 2025 Gelecek Atıf Talebi çalışması kapsamında, önümüzdeki üç yıl içinde araç satın almayı veya kiralamayı planlayan 18.000 kişiyle görüştü. Elde edilen veriler, ABD otomobil pazarındaki trendlerin hızla dönüştüğünü gösteriyor.

Anketin en büyük sürprizlerinden biri, Amerikalı alıcıların teknolojiye olan bakış açısındaki keskin değişimdi. Geçen yıl yapılan çalışmalarda kısmi otonom sürüş sistemlerine (General Motors’un Super Cruise veya Ford’un BlueCruise gibi) olan talep düşükken, bu teknoloji, bu yılın en çok aranan özellikler listesinin zirvesine yerleşti. Tüketicilerin %43’ü eller serbest kısmi otonom sürüş istediğini belirtirken, aynı oran otomatik acil frenleme talebini de gösterdi. 2024 listesinde bir numarada olan kablosuz şarj ise bu yıl ilk 15’e dahi giremedi.

Çin markalarına olan ilginin artışı sayılarla da destekleniyor. 2024’te tüketicilerin yalnızca %53’ü Çin markalarına aşina olduğunu söylerken, bu oran 2025’te %65’e yükseldi. Daha da önemlisi, bu markaları düşünenlerin oranı %41’den %51’e sıçradı.

Çinli markalar arasında en çok ilgi görenlere baktığımızda, Huawei’nin %27 ile ilk sırada yer aldığını ve ardından %23 ile Xiaomi‘nin görüyoruz. Özellikle elektrikli araç pazarında hızla büyüyen ve Tesla’nın güçlü bir rakibi olan BYD ise %19 ile üçüncü sıraya yerleşti.

Telefon uzmanlığı otomobile taşınıyor

Otomotiv uzmanları, Çin araçlarının bu kadar hızlı popülerlik kazanmasının ardında yatan nedenin, ABD’de satışta olan bağlantılı araçlara kıyasla çok daha ileri düzeyde sundukları dijital entegrasyon olduğunu belirtiyor. Otomotiv gazetecisi Kevin Williams, Çin araçlarındaki ekranların daha sezgisel ve çok daha iyi yapıldığını vurguluyor.

Williams, “Çin’deki araçlarda sunulan kullanıcı deneyimi, sadece kullanım kolaylığı açısından değil, aynı zamanda popüler uygulamalar için sunduğu tam kapsamlı destekle de öne çıkıyor” diyor. Huawei ve Xiaomi gibi zaten akıllı telefon uzmanı olan şirketlerin, tecrübelerini araç kokpitine taşıması, kullanıcı deneyimini katlanılabilir ve çekici kılan asıl püf noktası olarak görülüyor.

Güvenlik endişelerine rağmen talep artıyor

Çin markalarına yönelik talep artarken, Amerikalı tüketiciler ulusal güvenlik ve gizlilik endişelerinin de farkında. Ankete katılanların %77’si kişisel gizlilikleri konusunda, %79’u ise Çin bağlantılı araçların ulusal güvenlik riskleri konusunda endişeli olduğunu belirtti. Bu oranlar, geçen yıla göre çok az bir düşüş gösterse de, endişenin ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor.

Ulusal güvenlik endişeleri, Çin markalarının ABD pazarına girişinin önündeki en büyük resmi engellerden biri. ABD Senatosu’ndaki iki partili girişimler ve Beyaz Saray’ın desteği, Çin menşeli bağlantılı otomobil yazılımlarının ve donanımlarının gelecekte yasaklanmasına yönelik adımların atılmasına yol açtı. Mevcut yönetimler, Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergilerini de artırma yoluna gitti.

Ancak bu engellerin ardında yatan bir diğer büyük sebep de ekonomi. Çin’deki iç pazarın yavaşlamasıyla birlikte Çinli üreticiler, ihracatlarını katlayarak artırıyor. BYD Seagull‘ın Çin’deki yaklaşık 10.000 dolarlık fiyat etiketi, ortalama araç fiyatlarının 50.000 doların üzerinde olduğu ABD’li tüketiciler için inanılmaz derecede cazip bir alternatif. Ayrıca Çin hükümetinin, üreticilere uyguladığı doğrudan sübvansiyonlar, bu araçların yurtdışında rekabetçi fiyatlarla satılabilmesinin en önemli nedenlerinden biri olarak görülüyor.

Görünen o ki, Çin markalarının sunduğu ucuz fiyat ve gelişmiş teknoloji cazibesi, Amerikalı tüketicilerin güvenlik ve gizlilik endişelerini dengeleme noktasına gelmiş durumda.