Tesla, uzun süredir tartışma konusu olan “Mad Max” modunu, “Full Self-Driving (Supervised)” yani Denetimli Tam Otonom Sürüş sistemine yeniden dahil etti. Bu mod, hız sınırlarını dikkate almadan araç kullanmasına izin veriyor. Şirket, ölümcül kazalarla sonuçlanan davalar ve ABD’deki California Motorlu Araçlar Dairesi (DMV) ile Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından yürütülen soruşturmalarla karşı karşıyayken bu kararı aldı.

Tesla’dan yeni güncellemeler: “Sloth”tan “Mad Max”e

Tesla kısa süre önce FSD v14 adlı büyük bir yazılım güncellemesi yayımlayarak “Sloth Mode” adını verdiği, daha yavaş sürüş davranışı sergileyen yeni bir modu tanıtmıştı. Ancak şirket şimdi bir adım daha ileri giderek FSD v14.1.2 sürümüyle tam tersi bir özellik ekledi: “Mad Max Mode”.

Yayın notlarında şu ifadeler yer aldı:

“Yeni hız profili MAD MAX eklendi. Bu mod, HURRY moduna göre daha yüksek hızlar ve daha sık şerit değişiklikleri içeriyor.”

“Mad Max”in kökeni ve Tesla’daki ilk görünüşü

“Mad Max” adı, agresif sürüşlerin ön planda olduğu ünlü kıyamet sonrası film serisinden geliyor. Tesla, bu modu ilk kez 2018 yılında, Autopilot sisteminin erken dönemlerinde tanıtmıştı. Elon Musk, o dönem bu modun özellikle yoğun şehir trafiğinde —örneğin Los Angeles’ta— daha agresif şerit değişiklikleri yapabildiğini söylemişti.

Yeni versiyon da benzer şekilde pazarlanıyor. Ancak sürücüler daha ilk günlerde sistemin dur levhalarında tam durmadığını ve hız sınırını 24 km/s’ye kadar aştığını bildirdi.

Tartışmaların ortasında riskli bir hamle

Tesla’nın bu hamlesi, güvenlik kurumlarının ve yargının şirket üzerindeki baskısı artarken geldi.
NHTSA son bir yılda FSD sistemiyle ilgili dört ayrı soruşturma başlattı. Ayrıca Tesla, “Autopilot” ve “Full Self-Driving” isimlerinin yanıltıcı olduğu iddiasıyla California DMV ile mahkemelik durumda.

Tüm bunlar yaşanırken Tesla’nın yeni moduna “Mad Max” adını vermesi, birçok uzman tarafından “cesur ama gereksiz riskli” bir karar olarak değerlendiriliyor.

Sorumluluk kime ait?

Tesla her fırsatta sürücülere sistemin hâlâ seviye 2 bir sürüş asistanı olduğunu hatırlatıyor. Yani araç kendi başına tam otonom değil; sürücünün her an dikkatli olması ve gerektiğinde kontrolü devralmaya hazır bulunması gerekiyor.

Şirket, olası hatalardan doğan kazalardan sorumluluk kabul etmiyor.