Evrenin yaklaşık 13,8 milyar yaşında olduğu, kozmik mikrodalga arka plan ışımasından galaksilerin genişleme hızına kadar birçok gözlemsel kanıtla desteklenen, modern bilimin en temel kabullerinden biri. Ancak bu kozmolojik denge, gökbilimcilerin “Metuşelah Yıldızı” adını verdiği bir cismin yaş hesaplamalarıyla soru işaretine dönüşmüştü. Yörüngesinde kendi galaksimize konuk olan bu garip yıldızın ilk analizleri, evrenin kendisinden daha yaşlı olduğunu gösteriyordu.

Resmi adıyla HD 140283, Terazi takımyıldızında, Dünya’dan sadece 200 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Ancak onu özel yapan sadece yakınlığı değil, aynı zamanda kimyasal yapısıydı. Gökbilimciler 1950’lerde bu yıldızın komşularına göre inanılmaz derecede metal bakımından fakir olduğunu fark etti. Bu, yıldızın, evrenin ilk dönemlerinde, daha ağır elementler (metaller) henüz oluşup diğer yıldızlara karışmadan önce doğduğunu gösteriyordu.

Metuşelah Yıldızı: Zamanın dışından gelen konuk

Bu erken oluşum, HD 140283’ün muhtemelen evrenin en eski yıldızlarından biri olduğu anlamına geliyor. Ancak 2000’li yılların başında yapılan ilk detaylı yaş hesaplamaları çok daha şaşırtıcı bir sonucu ortaya çıkardı: Yıldızın yaşı, tahmini olarak 16 milyar yıl civarındaydı. Bu hesaplamanın doğru olması durumunda, evrenin yaşını 13,8 milyar yıl olarak hesaplayan tüm kozmoloji modellerinin hatalı olması gerekiyordu ve bu durum, bilim dünyasında büyük bir “kozmik yaş krizi” başlattı.

NASA’nın Hubble ekibine göre, Metuşelah’ın Samanyolu halesinden galaksi düzlemine doğru ilerleyen yüksek hızlı yörüngesi de onun sadece bir “ziyaretçi” olduğunu, yani galaksimizin kadim, metal fakiri bölgelerinde oluştuğunu ve galaktik düzleme doğru sürüklendiğini gösteriyordu.

Hubble verileriyle çözülen gizem

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nden Howard Bond liderliğindeki bir araştırma ekibi, bu paradoksu çözmek için sorunun kaynağına odaklanarak, yıldızın yaşını belirlemek için kritik olan uzaklık ve parlaklık ölçümlerine yöneldi. Bir yıldızın yaşını tahmin etmek, ne kadar uzakta olduğunu bilmekle başlar. Basit bir karşılaştırma için, yakınınızdaki bir meşalenin mi yoksa çok uzaktaki güçlü bir deniz fenerinin mi parlaklığına baktığınızı anlamanız gerektiğini düşünebilirsiniz. Yıldızın gerçek (içsel) parlaklığı ne kadar iyi bilinirse, evrim modeli üzerinden yaşı da o kadar kesin olarak hesaplanabilir.

Bond ve ekibi, Hubble Uzay Teleskobu’nu kullanarak yıldızın uzaklığını 190,1 ışık yılı olarak daha hassas bir şekilde belirledi. Ayrıca yıldızın oksijen/demir oranının da daha önce tahmin edilenden yüksek olduğunu tespit ettiler. Bu yeni ve iyileştirilmiş veriler ışığında yıldız evrimi modellerini yeniden çalıştırdılar.

Elde edilen yeni sonuçlar, Metuşelah yıldızının yaş tahminini önemli ölçüde düşürdü. Bond, “Tüm bu bileşenleri bir araya getirdiğinizde, 14,5 milyar yıllık bir yaş elde ediyorsunuz” diyerek, bu tahminde hala yaklaşık 800 milyon yıllık bir belirsizlik payı olduğunu ekledi.

Bu belirsizlik aralığı (yaklaşık 13,7 milyar ila 15,3 milyar yıl), nihayetinde yıldızın yaşını evrenin 13,8 milyar yıllık yaşıyla daha uyumlu hale getirdi. Böylece Metuşelah, artık evrenin düşünülenden daha yaşlı olduğuna dair bir kanıt olmaktan çıktı. Daha sonraki çalışmalar bu tahmini daha da daraltarak 12,2 milyar ila 13,7 milyar yıl arasına yerleştirse de, yıldızın yaşının alt sınırının evrenin yaşından düşük olması, kozmoloji modelinin geçerliliğini korudu.

Yine de Metuşelah, evrende bulduğumuz en eski yıldız olmaya devam ediyor. Bu yakın ve parlak yıldız, hassas yaş hesaplamaları için gökyüzündeki en ideal hedeflerden biri olarak, bilimin evrenin tarihini anlamlandırma çabalarına paha biçilmez bir katkı sunuyor.