Yapay zeka dönüşümü: Hibrit iş gücü modeli öne çıkıyor
Finans ve sigorta sektörleri, veri yoğun yapıları nedeniyle yapay zeka entegrasyonunda başı çekiyor. Yayınlanan raporlar, insan uzmanlığı ve yapay zeka yeteneklerini birleştiren hibrit iş gücü modeline dikkat çekiyor.
Yapay zeka teknolojisi, finans ve sigorta sektörleri için artık temel bir gereklilik haline geldi. Veri yoğunlukları sebebiyle bu iki alan, dijital dönüşümden en hızlı şekilde faydalanabilecek sektörler arasında yer alıyor.
SAS’ın katkılarıyla yayınlanan iki yeni küresel rapor, bu dönüşümün merkezinde “hibrit iş gücü” modelinin bulunduğunu gösteriyor: İnsan uzmanlığı ile yapay zeka yeteneklerinin birleşimi…
Economist Impact’in “Sigortacılığın Geleceğini Şekillendirmek: Yapay Zekanın Rolü” raporu ve SAS’ın “Algoritmadan Etkiye: Bankacılıkta Yapay Zekanın Geleceği” başlıklı çalışması, bu iş birliğinin somut sonuçlarını ortaya koyuyor.
Sigortacılıkta hibrit modelin sonuçları: Verimlilik artıyor
Economist Impact raporu, yapay zekanın sigortacılıkta uygulamaya geçtiğini ve ölçülebilir değer yarattığını belirtiyor. Rapora göre, üretken yapay zeka (Generative AI), kodlama ve yazılım geliştirme iş yüklerinde %30 ila %50 oranında hızlanma sağlayabiliyor.
Zurich North America, HDI Global, Tokio Marine ve Manulife gibi küresel şirketler, insan çalışanlar ile yapay zeka teknolojisini birleştiren hibrit modellerin, poliçe değerlendirme, hasar yönetimi ve ürün geliştirme gibi alanlarda verimlilik artışları getirdiğini ifade ediyor. Yapay zeka, müşteri hizmetlerini optimize etme ve siber risk ile iklim risklerini gerçek zamanlı analiz etme imkanı da sunuyor. Geleneksel altyapılara sahip şirketlere kıyasla Insurtech’ler, yapay zekayı daha bütünleşik bir şekilde kullanıyor.
Bu dönüşümde eylem odaklı yapay zeka (Agentic AI) sistemleri de önemli bir yer tutuyor; bu sistemler karmaşık görevleri bağımsız bir şekilde yerine getirebiliyor. Sektör liderleri, insan ve yapay zekânın birlikte çalışacağı hibrit iş gücü modellerinin yakın gelecekte yeni standartları oluşturacağını öngörüyor.
SAS Global Sigortacılık Baş Danışmanı Thorsten Hein, bu süreçte verinin önemini vurguluyor: “Yapay zeka ajanları, tekrarlı ve veri yoğun görevlerde başarılı sonuçlar veriyor. Ancak karmaşık risk modelleri için hala insan uzmanlığına ihtiyaç duyuluyor. Yüksek kaliteli veriye ve onu hızlı entegre edebilme kabiliyetine olan bağımlılığımız ise değişmiyor.“
Bankacılık sektörü yatırım rotasını çiziyor
Sigortacılıktaki dönüşüm, bankacılık sektöründe de benzer eğilimleri gösteriyor. IDC verilerine göre, sektörün küresel yapay zeka yatırımlarının 2028’de 67 milyar dolara ulaşması bekleniyor. SAS’ın raporu ise, Banorte, Intesa Sanpaolo ve Old National Bank gibi kuruluşların deneyimlerine dayanarak tüm bankalar için beş kritik noktayı özetliyor:
İş Değeri Odaklılık: Yapay zeka, kurum stratejisinin merkezine yerleştirilmeli.
İnsan Önceliği: Yapay zeka, insan muhakemesinin yerini alamaz; çalışan yetkinliklerine yatırım yapılmalı.
Sağlam Altyapı: Ölçeklenebilir yapay zeka için bulut tabanlı ve güçlü veri yönetişimine dayalı bir temel şart.
İnovasyonun Güçlendirilmesi: Yapay zeka, çalışanları rutin işlerden kurtararak stratejik ve yaratıcı görevlere yönlendirmeli. (Örneğin, Old National Bank kredi veri giriş süreçlerinin %90’ını otomatikleştirerek bu alanda zaman kazandı.)
Sürekli Öğrenme: Yapay zeka, sürekli gelişim gerektiren bir süreç olarak ele alınmalı.
Rekabetin anahtarı kaliteli veri ve hibrit model
Her iki sektör raporu da kaliteli verinin tartışılmaz önemini ve insan-yapay zeka iş birliğine dayalı hibrit modellerin zorunluluğunu ortaya koyuyor. Bu hibrit modelin operasyonel verimlilik sağlaması için, yapay zekanın sadece bir analiz aracı olarak değil, karar alma süreçlerine entegre olabilen bir “ajan” gibi çalışması kritik kabul ediliyor.
Sektör liderleri, bu tür akıllı, yönetilebilir ajan sistemleriyle desteklenen hibrit modellerin, hizmet hızını artıracağı, maliyetleri düşüreceği ve çalışanların katma değerli işlere odaklanmasını sağlayacağı konusunda hemfikir. Bu küresel eğilimler, finansal hizmetler kuruluşları için operasyonel dinamikleri yeniden şekillendirme ve rekabet avantajı elde etme fırsatı sunuyor.



Yorum gönder