İnsan beyninin görselleştirme yeteneği, yani “zihin gözü” ile ilgili çalışmalar hız kazanmaya devam ediyor. Özellikle bazı insanların bu yetenekten tamamen yoksun olduğunu (afantazi) keşfetmemiz, nörobilimcileri zihinsel imgelerin nasıl işlediğini derinlemesine araştırmaya yönlendirdi.

Bu alandaki son araştırmalardan biri, beynin, bir görüntüyü hatırlarken odaklanma şekliyle, görüntüyü o anda izlerken odaklanma şeklinin birbirinden tamamen farklı nöral mekanizmalar kullandığını gösteriyor. PSL Üniversitesi’nden Anthony Clement ve Dr. Catherine Tallon-Baudry, beynin bu göreve neden ayrı bir süreçle yaklaştığını anlamanın, afantazi gibi görselleştirme yeteneği farklı olan insanları çözmenin anahtarı olabileceğini düşünüyor.

Araştırmacılar, aralarında coğrafya öğrencilerinin de bulunduğu 28 sağlıklı gönüllüyle bir deney gerçekleştirdi. Katılımcılardan, elektroensefalograf (EEG) cihazı takılıyken, zihinlerinde Fransa haritasını canlandırmaları ve ardından haritanın doğu veya batı yarısına odaklanmaları istendi. Daha sonra kendilerine iki şehrin adı gösterildi ve zihinsel haritalarını kullanarak hangisinin Paris’e daha yakın olduğunu söylemeleri istendi.

Ayrıca katılımcılar, fiziksel olarak ekranda gösterilen iki noktayı kullanarak benzer bir görev de yaptılar ve zihinsel harita görevi ile ekrandaki görsel görev arasında geçiş yaptılar. Araştırmacılar, bu iki görev sırasındaki beyin aktivitelerini karşılaştırdı.

EEG kayıtları, katılımcıların zihinsel haritanın ilgili bölgesine odaklandıklarında, beynin farklı bir bölgesinin aktive olduğunu gösterdi:

Fiziksel Odaklanma (Ekran): Dikkatin odaklanması, uzamsal dikkatin arka kısımlarındaki değişimlerle ilişkilendirildi.

Zihinsel Odaklanma (Hafızadaki Harita): Uzamsal dikkatin odaklanması, beynin daha ön kısımlarındaki alfa dalgalarını modüle etti.

Özellikle zihinsel görselleştirme testi sırasında, beynin sol alt frontal girusundaki alfa bandı aktivitesi değişti. Önceki çalışmalar, beynin bu ön kısmının dil işleme ve içsel dikkat ile yakından ilişkili olduğunu gösteriyordu. Bu durum, zihinsel bir görüntüye odaklanmanın, görsel algıdan ziyade, içsel düşünce ve dil benzeri bir süreçle bağlantılı olabileceğine işaret ediyor.

Yazarlar, bu çalışmanın zihin gözündeki uzamsal dikkatin, “görsel algıyla aynı sinir mekanizmalarını kullanıp kullanmadığını” test etmeyi amaçladığını belirtiyor. Çalışmanın genel sonucu ise oldukça çarpıcı. Zihinsel imgelemedeki uzamsal dikkat, görsel-uzamsal dikkatle aynı mekanizmalara dayanmıyor. Bu ayrışma, beynin hem hatırlama hem de görme süreçlerinde ne kadar esnek ve karmaşık olduğunu anlamamız açısından son derece önemli.