1950’lerin sırrı çözülüyor: Fotoğraf plakalarındaki gizemli ışıklar UFO mu?
Uzay Çağı başlamadan önce çekilen fotoğraf plakalarındaki anlık ışık parlamaları, bilim dünyasını ikiye böldü. Yeni araştırmalar, bu parlamaların Dünya yörüngesindeki yansıtıcı cisimlerden geldiğini ve Tanımlanamayan Anormal Olaylar gözlemleriyle şaşırtıcı bir korelasyon gösterdiği iddia ediliyor.
1950’li yıllarda Kaliforniya’daki Palomar Gözlemevi’nde çekilen eski fotoğraf plakaları, o dönemde açıklanamayan gizemli ışık parlamalarını ortaya çıkarmıştı. Yeni yayımlanan iki bilimsel çalışma ise, bu parlamaların kaynağının Dünya yörüngesindeki yansıtıcı cisimler olduğunu iddia ediyor ve daha da ilginci, bu keşfi günümüzde “tanımlanamayan anormal olaylar” (UAP) olarak bilinen gözlemlerle ilişkilendiriyor.
Stockholm Üniversitesi’nden Beatriz Villarroel liderliğindeki gökbilimciler, “Bir Yüzyıllık Gözlemler Boyunca Kaybolan ve Ortaya Çıkan Kaynaklar” (VASCO) projesi kapsamında, Uzay Çağı başlamadan önce çekilen fotoğraf arşivlerini inceliyor. VASCO’nun amacı, dijitalleştirilmiş bu verileri kullanarak gökyüzünde aniden belirip kaybolan, parlaklığı değişen veya görünmeyen nesneleri aramak.
Villarroel ve çalışmanın ortak yazarı Stephen Bruehl, analiz ettikleri verilerin bu ışık parlamaları ile bildirilen kimliği belirsiz nesne gözlemleri arasında istatistiksel bir korelasyon gösterdiğini belirtiyor. Yeni çalışmalardan birinde, “Bazı geçici olayların, Dünya yörüngesinde potansiyel olarak UAP olabileceğini ve atmosfere indiklerinde bazı UAP gözlemlerine neden olabileceğini tahmin ediyoruz” ifadeleri yer alıyor.
VASCO projesi başlangıçta kaybolmuş yıldızları veya yeni astrofiziksel olguları aramak için yola çıkmıştı. Ancak Villarroel, plakalarda tespit edilen nesnelerin bazılarının, Sputnik 1’in fırlatılmasından önce, yani insanların uzayda uyduları olmadan önce yüksek Dünya yörüngesinde bulunan metal nesneler olabileceği gibi şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştı.
Villarroel, günümüzde benzer kısa ışık parlamalarının genellikle uydular ve uzay çöpleri gibi düz ve yüksek yansıtıcı cisimlerden gelen Güneş yansımaları olduğunu bildiğimizi, ancak VASCO’da analiz edilen plakaların uzay çağı öncesine ait olduğunu özellikle belirtiyor.
Nükleer denemeler ve gözlem yanlılığı ihtimali
Araştırmacılar, 1951-1957 yılları arasında tek bir pozlamada belirip hızla kaybolan 106 bin yıldıza benzeyen geçişi inceledi. Bu geçici olayların ortaya çıkması ile bildirilen her UAP gözlemi arasında yüzde 8,5 oranında bir artış olduğu belirlendi.
Daha da çarpıcı olanı, özellikle tanımlanamayan geçişlerin, Dünya atmosferinde bir nükleer silah denemesinden sonraki gün ortaya çıkma olasılığının, diğer günlere göre yüzde 68 daha fazla olmasıydı. Bruehl, “Bu ışık parlamaları ile nükleer testler arasındaki ilişkinin büyüklüğü ve en sık meydana geldikleri zamanın, yani testten sonraki günün şaşırtıcı olduğunu” belirtiyor.
İkinci bir çalışma, bu anormal geçişlerden birinin 27 Temmuz 1952’de Washington, DC üzerinde görülen bir dizi uçan daireyle aynı zamana denk geldiğini buldu. Villarroel, bu tür geçişlerin, yalnızca çok düz ve çok yansıtıcı bir nesne güneş ışığını kısa bir flaşla yansıtıyorsa mümkün olduğunu, bunun da yüksek yörüngede hareket eden yapay cisimlere işaret edebileceğini öne sürüyor.
Elbette bu iddialara yönelik bazı çekinceler bulunuyor. Eleştirmenler, eski plakaların uzun süre saklanmış olması nedeniyle bu geçici durumların fotografik kusurlardan veya kirlenmelerden kaynaklanabileceğini savunuyor. Ayrıca 1950’ler, UFO gözlemlerinin altın çağıydı. Bu nedenle, gözlem yanlılığı nedeniyle UAP raporlarının sayısının zaten yüksek olması ve bu geçişlerle çakışma ihtimalinin de unutulmaması gerekiyor. Korelasyonun nedensellik anlamına gelmediğini vurgulayan araştırmacılar, bu geçişlerin nükleer patlamaların tetiklediği bilinmeyen atmosferik olaylarla da ilişkili olabileceğini belirtiyor.
Ancak bu geçici olayların keşfi, ilgi çekici bir bilmece olmaya devam ediyor. Araştırmacılar, Palomar plakalarındaki geçişlerin yüksek yörüngede güneş ışığını yansıtan metal nesneleri gösterdiği hipotezini güçlendirmek için, günümüz gökyüzünde bilinen jeosenkron uyduların benzer geçiş örüntüleri üretip üretmediğini test etmeyi öneriyorlar.
İki çalışma da Pasifik Astronomi Derneği’nin Bilimsel Raporları ve Yayınları’nda yayımlandı.



Yorum gönder