Amerikan Kalp Derneği (AHA), ABD’deki yetişkin nüfusun neredeyse %90’ını etkileyen, ancak büyük çoğunluğun varlığından bile haberdar olmadığı yeni bir sağlık durumu hakkında alarm verdi. Kardiyovasküler-Böbrek-Metabolik (CKM) Sendromu olarak adlandırılan bu durum, kalp, böbrek ve metabolik hastalıklar arasındaki karmaşık bağlantıyı vurguluyor.

Yakın zamanda yapılan bir anket, ABD’li katılımcıların sadece %12’sinin CKM sendromunu daha önce duyduğunu ortaya koydu. Ancak aynı ankette katılımcıların %72’si, bu durum hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğini belirtti. AHA, bu sendrom hakkındaki farkındalığı artırarak, insanların risk faktörlerinin ne kadar yaygın olduğunu anlamalarını sağlamayı amaçlıyor.

CKM sendromu, kardiyovasküler hastalık (kalp ve damar), Tip 2 diyabet ve kronik böbrek hastalığının birbiriyle ne kadar yakından bağlantılı olduğunu tanımlayan bir terim. Dünya genelinde milyonlarca insan bu rahatsızlıklardan biriyle yaşıyor olsa da, bilim insanları artık bu durumların birçok ortak risk faktörünü paylaştığını ve birbirini tetiklediğini fark etti.

2024 yılında yayımlanan bir araştırma, ABD’li yetişkinlerin neredeyse %90’ının CKM sendromu kriterlerini (evre 1 veya üzeri) karşıladığını gösterdi. Ne yazık ki bu oran, 2011 ile 2020 yılları arasında kayda değer bir iyileşme göstermedi. Araştırma ayrıca, yaşlı yetişkinlerin, erkeklerin ve siyahi bireylerin bu sendrom açısından daha yüksek risk altında olduğunu ve CKM sağlık hizmetlerine erişimde eşitliği teşvik etmek için acil eylem gerektiğini ortaya koydu.

Temel risk faktörleri neler?

CKM sendromunun temel risk faktörleri arasında yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri ve anormal kolesterol seviyeleri bulunuyor. İyi haber ise, CKM riskinin büyük bir kısmının yaşam tarzı değişiklikleri ve erken tıbbi müdahale ile geri döndürülebilir olması. Amerikan Kalp Derneği’nden Dr. Eduardo Sanchez, “CKM bağlantısı tanımlandıktan sonra ankete katılanların yaklaşık dörtte üçünün bunun önemli olduğunu anlayıp daha fazla bilgi edinmek istemesi güven verici” diyor.

CKM sendromunun tek bir şemsiye altında tanımlanmasının, nihayetinde hasta bakımını iyileştirip sorunların daha erken tespit edilmesine yardımcı olup olmayacağı tartışılırken, bazı uzmanlar bu şemsiyenin yağlı karaciğer hastalığı gibi metabolik sorunları da kapsaması gerektiğini öne sürüyor.

Ancak isimlendirme değişse de, asıl önemli olan nokta, vücuttaki farklı sistemlerin birbiriyle olan ilişkisine dair farkındalığı artırmak. Dr. Sanchez’in belirttiği gibi, “Kalp, böbrek ve metabolik sistemler birbirine bağlıdır ve bu nedenle koordineli bir şekilde tedavi edilmelidir.” Anket sonuçları, katılımcıların %68’inin bu rahatsızlıkların ayrı ayrı yönetilmesi gerektiğine yanlış bir şekilde inandığını gösteriyordu. Bu yeni farkındalık, hastaların bütüncül yaklaşımlarla tedavi edilmesinin önünü açabilir.

AHA, CKM sendromuyla ilgili ilk resmi kılavuzunu 2026’nın başlarında yayımlamayı planlıyor.