Uyku, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız için hayati öneme sahip. Ancak yalnızca ne kadar uyuduğumuz değil, nasıl bir uyku geçirdiğimiz de sağlığımız üzerinde büyük etkiler yaratabiliyor. Son yıllarda uzmanların üzerinde sıkça durduğu konulardan biri de sabah alarmı çaldığında tekrar uyumaya çalışmak, yani “erteleme” alışkanlığı. Yeni bir araştırma, bu alışkanlığın ne kadar yaygın olduğunu ve potansiyel etkilerini ortaya koyuyor.

İdeal bir dünyada, alarm kurmaya gerek kalmadan uyanmak mümkün olurdu. Ancak gerçek yaşamın temposu, çoğu insanın belirli saatlerde uyanmak zorunda kalmasına neden oluyor. Bu durum, kaliteli uykunun süre kadar önemli olduğu gerçeğini daha da belirgin hale getiriyor. Uykunun kesintisiz ve yeterli olması kadar, uyandırılma şekli de bu kaliteyi doğrudan etkileyebiliyor.

Uzmanlar, alarm çaldıktan sonra tekrar uyumaya çalışmanın yani “erteleme” tuşuna basmanın uykuya herhangi bir katkı sağlamadığını uzun zamandır dile getiriyor. Buna rağmen, yakın tarihli bir araştırma, bu alışkanlığın hala oldukça yaygın olduğunu gösteriyor.

Brigham and Women’s Hospital’dan Dr. Rebecca Robbins liderliğindeki ekip, Sleep Cycle adlı uyku takibi uygulamasının verilerini analiz ederek 21.000 kişinin toplamda 3 milyon geceye ait uyku davranışını inceledi. Sonuçlara göre, uykuların %55,6’sında en az bir kez erteleme düğmesine basıldı. Katılımcıların %45’i ise alarmı neredeyse her seferinde ertelediğini belirtti.

Alarmdan sonra 11 ila 20 dakika daha uyku

Verilere göre, ortalama bir kullanıcı alarm çaldıktan sonra yaklaşık 11 dakika daha uyuyor. Erteleme alışkanlığı daha yoğun olan grupta ise bu süre ortalama 20 dakikaya kadar çıkıyor. Ayrıca her gece ortalama 2,4 kez erteleme tuşuna basıldığı tespit edildi. Araştırma, kadınların bu alışkanlığa erkeklerden daha fazla başvurduğunu da ortaya koyuyor.

Dr. Robbins’e göre bu davranış zararsız bir rahatlama yöntemi gibi görünse de, uykunun en kritik dönemlerini kesintiye uğratıyor. Özellikle uyanmadan hemen önceki saatlerin, hızlı göz hareketi (REM) uykusu açısından zengin olduğu biliniyor. Erteleme tuşuna basmak, bu evreleri bölüyor ve kişinin yalnızca yüzeysel, dinlendirici olmayan bir uyku deneyimi yaşamasına neden olabiliyor.

Robbins, uyku kalitesini artırmak isteyenlere şu tavsiyeyi veriyor: “Alarmınızı, kalkmanız gereken en geç saate kurun ve çaldığında doğrudan uyanın. Bu yöntem, kesintisiz bir uykunun ardından güne daha dinç başlamanıza yardımcı olabilir.

Araştırmanın uluslararası ölçekte yürütüldüğü belirtiliyor. Katılımcıların büyük bölümü gelişmiş ülkelerden geliyor. İsveç, Almanya ve ABD, sabah alarmını erteleme alışkanlığının en yaygın olduğu ülkeler arasında yer alıyor. İlginç bir bulgu ise şu: Günde beş saatten az uyuyan kişiler alarmlarını daha az ertelerken, günde dokuz saatten fazla uyuyanlar bu düğmeye daha sık başvuruyor. Araştırmacılar, bu farkın daha kısa uyuyan bireylerin sabah saatlerinde daha acil sorumluluklara sahip olmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor.

Çalışma, Scientific Reports dergisinde yayımlandı ve uyku davranışları üzerine yapılmış en kapsamlı incelemelerden biri olarak öne çıkıyor. Her sabah çalan alarmla başlayan o birkaç dakikalık mücadele, aslında uykunun en değerli anlarını kesintiye uğratıyor olabilir.