Araba lastikleriyle gelen gizli tehlike, hepimizi tehdit ediyor
Lastik aşınması sonucu ortaya çıkan mikroplastikler, denizlerden önce şehir yollarını kirletiyor. Sessizce yayılıp su yollarına karışan bu parçacıklar, ekosistemden insan bedenine kadar uzanan karmaşık bir sürecin parçası.
Mikroplastik kirliliği genellikle plastik poşetler, şişeler ya da deniz kıyısında unutulmuş oyuncaklarla ilişkilendirilse de, çok daha az fark edilen ama ciddi bir tehdit daha var.
Her gün milyonlarca aracın tekerlekleri yollarla temas ettikçe, gözle görülemeyecek kadar küçük sentetik parçacıklar kopuyor ve doğaya karışıyor. Bu süreç, farkında olunmayan ama oldukça yaygın bir çevre sorununa yol açıyor: Lastik aşınması kaynaklı mikroplastik kirliliği.
Araç lastikleri, temel olarak sentetik kauçuk, dolgu maddeleri ve çeşitli kimyasalların birleşiminden oluşur. Zamanla bu lastikler yıprandıkça, küçük parçacıklar koparak hava, toprak ve suya karışır. Bu parçacıklar yalnızca yüzeyde kalmaz; yağmur suyu akıntıları yoluyla kanalizasyon sistemlerine, oradan da nehirlere ve denizlere kadar ulaşabilir.
Araştırmalar, karasal ve sulu ortamlarda bulunan mikroplastiklerin neredeyse %45’inin araç lastiklerinden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu oran, lastiklerin mikroplastik üretimindeki başlıca kaynaklardan biri olduğunu açıkça gösteriyor.
Mikroplastiklerin gizli tehlikesi: Zehirli kimyasallar
Bu parçacıklar yalnızca fiziksel kirlilik yaratmakla kalmıyor. Aynı zamanda, içerdikleri kimyasal maddeler nedeniyle canlı yaşamı üzerinde toksik etkiler oluşturabiliyor. Özellikle son yıllarda dikkat çeken bir madde olan 6PPD-Q, lastiklerin aşınması sonucu çevreye karışan en zararlı kimyasallardan biri olarak öne çıkıyor.
Bu madde, balıklar üzerinde yapılan deneylerde ölümcül etkilere neden olmuş durumda. Hatta, belirli nehir sistemlerinde balık ölümlerinin ardında yatan temel nedenin bu kimyasal olduğu belirlendi.
Mikroplastiklerin dolaylı etkileri sadece ekosistemle sınırlı değil. İnsan sağlığı açısından da endişe verici bulgular var. 6PPD-Q’nun izleri, insanların idrarında bile tespit edildi. Bu durum, toksik maddenin vücut sistemine çeşitli yollarla girebildiğini gösteriyor. İlk bulgular, bu kimyasalın karaciğer, akciğer ve böbrekler üzerinde zararlı etkiler oluşturabileceğine işaret ediyor.
Neden halen kullanılıyor?
Lastik üreticileri, 6PPD’nin yerini alabilecek güvenli ve etkili bir alternatifin henüz geliştirilmediğini belirtiyor. Bu da, çevre dostu bir dönüşümün önünde önemli bir engel oluşturuyor. Gelişmiş güvenlik, dayanıklılık ve performans açısından bu maddenin hâlâ vazgeçilmez olduğu vurgulanıyor.
Bu sorun karşısında çözüm arayışları da devam ediyor. Özellikle doğal filtreleme sistemleri, çevreyi bu mikro parçacıklardan koruma konusunda umut vadediyor. Mississippi Üniversitesi’nde yapılan deneylerde, pirinç kabuğundan üretilen biochar ve çam talaşı gibi tarımsal atıklar kullanılarak mikroplastiklerin %90’ına kadar filtrelenebildiği görüldü.
Bu doğal malzemeler, yağmur suyu ile taşınan lastik aşınma parçacıklarını tutmakta oldukça etkili. Ayrıca, düşük maliyetli ve sürdürülebilir olmaları sayesinde özellikle yerel yönetimler ve topluluklar için uygulanabilir çözümler sunuyorlar.
Elbette bu filtreleme sistemlerinin kalıcı başarı sağlaması için düzenli bakım ve takip gerekiyor. Zamanla tıkanabilen ya da etkinliğini kaybedebilen filtrelerin belirli aralıklarla yenilenmesi şart. Ayrıca kullanılan tarımsal atıkların işlenmeden kullanılması, başka organik kirleticiler yayabileceği için dikkatli olunmalı. Bu nedenle piroliz işlemi, yani atıkların yüksek sıcaklıkta işlenerek temiz hale getirilmesi kritik bir adım.
KAYNAK : www.chip.com.tr
Yorum gönder