5 Temmuz 2025 sabahı, NASA’nın gönüllü gözlemcilerinden Mario Rana, Satürn’ü izlerken gezegenin üzerinde alışılmadık bir ışık parlaması yakaladı. Eğer bu olay doğrulanırsa, Satürn’e bir gök cisminin çarptığı anın ilk kez doğrudan gözlemlendiği an olarak kayda geçecek. Şu anda dünyanın dört bir yanındaki gökbilimciler, bu olaya ait ek gözlemleri tarayarak olayın gerçekten bir çarpışma olup olmadığını anlamaya çalışıyor.

Rana, NASA’nın Gezegen Sanal Gözlemevi ve Laboratuvarı (PVOL) adına yürüttüğü gözlem sırasında Satürn’ün görüntülerini kaydediyordu. Satürn’ün genellikle sade görünen bulut kuşakları arasında belirgin şekilde öne çıkan ışık, kısa sürede dikkat çekti. PVOL, görüntüleri hızla paylaşarak o sırada Satürn’ü izlemekte olan diğer gözlemcilere çağrıda bulundu: “Aynı anlara ait benzer kayıtlar varsa paylaşın.

Ancak böyle bir çarpışmayı kanıtlamak, özellikle Satürn gibi gaz devi bir gezegende pek kolay değil. Dünya veya Ay gibi katı yüzeyli gök cisimlerinde, çarpışmalar genellikle iz bırakır. Fakat Satürn’ün kalın hidrojen ve helyum atmosferi, böyle olaylardan sonra oluşabilecek izleri hızla ortadan kaldırıyor. Çarpışma sonrası oluşan sarsıntılar atmosferin içinde kayboluyor ve geriye görünür bir işaret kalmıyor.

Bu nedenle ışık parlamasının gerçekten bir çarpışma sonucu mu oluştuğunu, yoksa rastlantısal bir kamera etkisi, kozmik ışın ya da başka bir optik yanılsama mı olduğunu anlamak için başka görüntülere ihtiyaç var.

Ne kadar sık yaşanıyor?

Büyük, yani yaklaşık bir kilometre çapındaki gök cisimlerinin Satürn’e çarpma ihtimali oldukça düşük; bu tür olayların binlerce yılda bir gerçekleştiği düşünülüyor. Ancak daha küçük meteorlar çok daha sık çarpabiliyor. Cassini uzay aracının yıllar önce topladığı veriler, Satürn’ün halkalarında bazı küçük dalgalanmalar olduğunu göstermişti. Bilim insanları, bu dalgaların sebebinin geçmişte meydana gelen küçük çarpışmalar olabileceğini düşünüyor. Bu da, gezegenin dış halkalarının adeta bir “kozmik sismograf” gibi davrandığını gösteriyor.

Şimdiye dek Jüpiter, çarpışma olaylarının gözlemlendiği başlıca gezegen oldu. Özellikle 1994’te Shoemaker-Levy 9 kuyrukluyıldızının çarpışı, hem amatörler hem de profesyoneller tarafından net biçimde izlenmişti. Jüpiter’in daha koyu ve sıcak atmosferi, çarpışma izlerinin uzun süre görünür kalmasına olanak tanıyor. Satürn’de ise bu tür doğrudan gözlemler bugüne kadar gerçekleşmedi.

Eğer farklı kaynaklardan benzer gözlemler elde edilirse, araştırmacılar parlamanın konumunu ve açısını üç boyutlu olarak belirleyebilir. Böylece çarpan nesnenin büyüklüğü, hız tahmini ve olay sırasında ortaya çıkan enerji miktarı hakkında daha net bir tablo çıkarılabilir.