Çocuğunuzun okula dönüş fotoğraflarını paylaşırken iki kere düşünün
Yeni eğitim yılı heyecanı ile birlikte, milyonlarca çocuk okula dönmeye ya da başlamaya hazırlanıyor. Uzmanlar ise bu dönemde sosyal medyada paylaşılan çocuk fotoğrafları hakkında uyarıyor.
Eylül ayıyla birlikte yeni eğitim – öğretim yılı başlıyor. Milyonlarca çocuk okul sıralarına dönerken, bazıları da ilk defa okul hayatıyla tanışacak. Bu dönemin heyecanını paylaşmak isteyen pek çok ebeveyn ise, çocuklarının okul kıyafetleriyle çekilmiş fotoğraflarını sosyal medyada yayınlayacak. Ancak uzmanlar, bu paylaşımların düşündüğümüzden çok daha büyük riskler barındırabileceği konusunda uyarıyor.
Southampton Üniversitesi’nden araştırmacılar, “sharenting” olarak adlandırılan, ebeveynlerin çocuklarına ait fotoğraf ve videoları sosyal medyada paylaşma eğilimini mercek altına aldı. Elde edilen veriler, masum görünen bu paylaşımların çocukların dijital güvenliğini tehlikeye atabileceğini ortaya koyuyor.
Çocuğunuzun okul formasıyla çekilmiş bir fotoğrafı, yalnızca bir anı gibi görünse de arka planda çok fazla bilgi barındırıyor olabilir. Üzerindeki okul arması hangi okula gittiğini gösterirken, kapı önünde çekilen bir kare ev adresine dair ipuçları taşıyabiliyor. Fotoğrafın altına yazılan “İlk gün heyecanı! Elif 6 yaşında ve bugün 1. sınıfa başladı” gibi basit bir açıklama ise yaş, isim ve sınıf bilgisi gibi kişisel verileri de açığa çıkarıyor.
Uzmanlar, bu tür detayların özellikle kötü niyetli kişiler tarafından takip edildiğinde çocuğun kimliğini oluşturabilecek kadar kapsamlı veri sunduğuna dikkat çekiyor. Ad, doğum tarihi ve yaşanılan şehir gibi birkaç bilgi bile siber dolandırıcılık, kimlik hırsızlığı ya da fiziksel temas risklerini beraberinde getirebilir.
Bir diğer sorun: Dijital izler
Ebeveynlerin sosyal medya kullanımı yalnızca anı paylaşımıyla sınırlı kalmıyor; çocuklarının dijital dünyadaki ilk ayak izlerini de oluşturuyor. Facebook, Instagram veya X gibi platformlarda yapılan paylaşımlar, çocukların gelecekteki dijital kimliklerini şekillendirebiliyor. Üstelik bu içeriklerin görünürlüğü “yalnızca arkadaşlar” olarak ayarlansa bile, etiketleme, paylaşım ya da ekran görüntüsü yoluyla daha geniş kitlelere yayılması mümkün.
Southampton Üniversitesi’nde görev yapan kriminoloji uzmanı Dr. Anita Lavorgna’ya göre, sharenting ebeveynlerin çocuklarının gelişimini ailesiyle paylaşmak istemesi açısından anlaşılabilir bir davranış. Ancak kişisel bilgilerin farkında olmadan ifşa edilmesi ciddi güvenlik açıkları yaratabiliyor. Lavorgna, özellikle konum, sağlık bilgisi veya eğitim kurumu gibi detayların gizli kalması gerektiğini vurguluyor.
Southampton Üniversitesi’nin 1.000’den fazla İngiliz ebeveynle yaptığı bir anket, ebeveynlerin %45’inin düzenli olarak sharenting yaptığını ortaya koyuyor. Katılımcıların %16’sı ise çocuklarının en az bir dijital güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kaldığını belirtiyor. Bu tehditler arasında siber zorbalık, çevrim içi taciz, kimlik hırsızlığı ve yabancı kişilerle istenmeyen temas da bulunuyor.
Sadece okul fotoğrafları ile sınırlı değil

Riskler yalnızca okul fotoğraflarıyla sınırlı değil. Doğum günü pastası üflerken çekilmiş bir kare, doğum tarihini ortaya çıkarabilir. Bazı ebeveynlerin yorumlarda telefon numarası paylaşması ya da çocuklarının sağlık durumu hakkında bilgi vermesi ise tehlikeyi daha da artırıyor. Bu tarz bilgilerin, kötü niyetli kişilerin fiziksel dünyada da temas kurma girişimlerine zemin hazırlayabileceği belirtiliyor.
Ayrıca, yapay zeka destekli programlarla bu fotoğrafların manipüle edilerek karanlık ağda kötü amaçlarla kullanılabileceği uyarıları da yapılıyor. Bu durum sadece çocuğun dijital güvenliğini değil, psikolojik ve sosyal refahını da tehdit edebilir hale geliyor.
Sharenting, aynı zamanda etik bir tartışmayı da beraberinde getiriyor: Çocukların görüntülerinin ve bilgilerin paylaşılmasına dair söz hakkı var mı? Henüz çok küçük yaşta olan bir çocuğun bu konuda onay verip veremeyeceği belirsiz. Geçmişte oyuncu Gwyneth Paltrow’un, kızının izni olmadan birlikte çekilmiş bir fotoğrafı paylaşması ve bunun ardından gelen tepkiler, bu meselenin kamuoyunda nasıl yankı bulduğunu da göstermişti.
NSPCC’nin (Birleşik Krallık Ulusal Çocuk Koruma Derneği) çocukların çevrim içi güvenliği politikalarından sorumlu yöneticisi Rani Govender, çocukların görüntülerinin internet ortamında yayılmasının yalnızca gizliliği değil, fiziksel ve duygusal güvenliklerini de riske atabileceğini söylüyor. Govender’a göre, ebeveynlerin paylaşım yapmadan önce çocuklarıyla iletişim kurmaları, neyin paylaşıldığına dair birlikte karar vermeleri önemli bir adım olabilir.
Uzmanların ortak görüşü ise net: Ebeveynler olarak sosyal medya paylaşımlarında daha dikkatli ve bilinçli davranmak, çocukların güvenliğini sağlamak adına atılacak en temel adımlardan biri.
KAYNAK : www.chip.com.tr
Yorum gönder