Google, İtalya’nın Milano kentinde faaliyet gösteren Energy Dome adlı enerji teknolojileri girişimiyle küresel ölçekli bir ticari iş birliğine gittiğini açıkladı. Bu anlaşma, teknoloji devinin uzun süreli enerji depolama (LDES) alanındaki ilk yatırımı olma özelliği taşıyor. Google, bundan sonra dünya genelindeki veri merkezleri ve diğer operasyonları için kullandığı enerji şebekelerinde Energy Dome’un geliştirdiği karbondioksit bataryasını devreye alacak.

Bu yeni nesil bataryalar, özellikle güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjinin daha verimli şekilde kullanılmasını amaçlıyor. Şu anda yaygın olan lityum iyon bataryalar genellikle yalnızca dört saat gibi kısa sürelerle enerji depolayabiliyor. Ancak Energy Dome’un geliştirdiği sistem, enerjiyi 8 ila 24 saat arasında depolayarak şebekeye daha uzun süreli katkı sağlayabiliyor.

Energy Dome’un sistemi, ismini aldığı kubbe şeklindeki yapının içinde tutulan karbondioksit gazını temel alıyor. Yenilenebilir enerjinin üretiminin yüksek olduğu zamanlarda, bu enerjiyle karbondioksit gazı sıkıştırılıyor ve sıvı hale getiriliyor. Enerjiye ihtiyaç duyulduğunda ise sıvı gaz tekrar genleştirilerek basınçlı sıcak bir gaza dönüştürülüyor. Bu gaz, türbinleri döndürerek elektrik üretiyor ve bu elektrik doğrudan şebekeye aktarılabiliyor.

Sistem, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak ve yenilenebilir kaynakların sürekliliğini sağlamak açısından önemli bir potansiyele sahip. Karbondioksit gazı burada atık olarak değil, döngüsel bir enerji aracı olarak kullanılıyor. Bu da süreci çevresel açıdan daha sürdürülebilir kılıyor.

Google’ın 2030 hedefine bir adım daha

Google, bu yatırımın hem çevresel etkileri hem de ticari uygulanabilirliği açısından umut verici olduğunu belirtiyor. Şirket yetkililerine göre, Energy Dome’un teknolojisi, daha önce yatırım yaptıkları diğer temiz enerji çözümlerine kıyasla daha hızlı ticarileşme potansiyeli taşıyor. Ayrıca maliyet açısından da daha erişilebilir bir çözüm olması bekleniyor.

Bu ortaklık, Google’ın 2030 yılına kadar küresel çapta tüm veri merkezleri ve operasyonlarını %100 yenilenebilir enerjiyle çalıştırma hedefi doğrultusunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Şirket, enerji altyapısını sadece yenilenebilir kaynaklara geçirmekle kalmayıp, bu enerjiyi gerektiğinde kullanılabilecek şekilde depolamayı da öncelikleri arasına almış durumda.