Güneş’ten 100 bin kat daha sıcak: Yapay olarak üretilen sıcaklık rekoru kırıldı!
CERN’de gerçekleştirilen deneyde, yaklaşık 5 trilyon derece sıcaklığa ulaşarak insanlık tarihinde yapay olarak elde edilen en yüksek sıcaklık kaydedildi. Deney, evrenin ilk anlarına dair fiziksel koşulları anlamaya yönelik önemli ipuçları sunuyor.
Bir şeyi ısıtmayı başarmak, insanlık tarihinde dönüm noktası olmuş gelişmelerin temelinde yer alıyor. Ateşin kontrol altına alınmasından metal eritmeye, teknolojik sıçramalar çoğu zaman yüksek sıcaklıkların elde edilmesiyle mümkün hale geldi. Tunç ve Demir Çağları gibi çağlar, yalnızca birkaç bin dereceye ulaşılabilen sıcaklıklar sayesinde doğdu. Ancak bugün fizik biliminin ön cephesinde, artık bu derecelerle kıyaslanamayacak kadar yüksek sıcaklıklardan söz ediliyor.
İnsanlık, 2012 yılına kadar yapay olarak 15 milyon santigrat dereceye ulaşmayı başarmıştı. Bu bile Güneş’in çekirdeğiyle aynı sıcaklık anlamına geliyordu. Ancak bu sınır, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) tarafından gerçekleştirilen bir deneyle olağanüstü ölçüde aşıldı. İsviçre-Fransa sınırının altına inşa edilmiş 27 kilometrelik dev halka şeklindeki parçacık hızlandırıcısı, bugüne kadar laboratuvar ortamında ulaşılan en yüksek sıcaklığı ortaya çıkardı: Yaklaşık 5 trilyon Kelvin, yani yaklaşık 5 trilyon Santigrat derece.
Bu sıcaklık, evrenin doğduğu an olarak kabul edilen Büyük Patlama’nın hemen ardından var olan koşullara oldukça yakın. Deney, CERN’in ALICE (A Large Ion Collider Experiment) adlı deney düzeneğiyle gerçekleştirildi. Bu deneyde, özellikle ağır ve yüksek kütleli olmaları nedeniyle kurşun iyonları kullanıldı. Parçacıklar, ışık hızına çok yakın bir hızla birbirine çarpıştırıldığında, ortaya çıkan enerji yoğunluğu evrenin en erken halindeki madde formu olan kuark-gluon plazmasını oluşturdu.
Bilim insanları bu sıcaklık değerini doğrudan bir termometreyle ölçmüyor elbette. Bunun yerine, çarpışma sonrası açığa çıkan parçacıkların hareketlerini ve dağılımlarını inceleyerek bu sıcaklıklara ulaşıldığı sonucuna varıyorlar. Kullanılan ölçüm yöntemleri, hem fiziksel hem matematiksel olarak oldukça karmaşık analizlere dayanıyor.
Her ne kadar bu deneylerin medyada büyük sıcaklık rekorlarıyla anılması dikkat çekse de, asıl amaç rekor kırmak değil. Yapılan çalışmalar, evrenin ilk anlarına dair fiziksel koşulları daha iyi anlamamızı sağlıyor. Kuark-gluon plazması gibi maddenin en temel formlarını incelemek, evrenin oluşumu, yapısı ve genişlemesi hakkında yeni bilgiler edinmemize yardımcı oluyor.
Bu tür deneyler, doğrudan günlük yaşamımıza dokunmasa da, fizik biliminin sınırlarını genişletiyor. Evrende en başta neler olduğunu anlamaya çalışmak, hem bilimin temel sorularına yanıt aramak hem de yeni teknolojilerin önünü açmak açısından büyük önem taşıyor.
KAYNAK : www.chip.com.tr
Yorum gönder