Toplu taşımanın belki de en sinir bozucu yanlarından biri, toplu taşıma sisteminin sahibiymiş gibi telefonunun hoparlöründen son ses telefon görüşmeleri veya müzik dinleyen biriyle yolculuk yapmak.

Evet, Türkiye’de bu tür saygısızlıklarla çok sık karşılaşmıyoruz ancak İngilizler artık bu sorun nedeniyle çileden çıkmış durumdalar. Görünüşe göre Londra Ulaşım (TfL) yetkilileri de bu görüşe katılıyor ve bu nedenle halkı yolculuk sırasında kulaklık takmaya teşvik ediyor.

Medeniyetin beşiği diye yıllarca dünyaya anlatılan Avrupa kıtasının bir ülkesinde, şu anda insanlar, kimseye saygı göstermeden telefonlarında müzik açıyor ve bangır bangır müzik dinleyerek yolculuk yapıyor. Haziran 2025’te yapılan bir ankete göre, 1.000 kadar yolcudan yaklaşık yüzde 70’i, kulaklık kullanmadan yüksek sesle müzik dinleyen veya telefonla konuşan kişiler nedeniyle yolculuk sırasında rahatsız edici durumlar yaşadıklarını belirtti. TfL, özellikle otizmli bireyler veya sese karşı hassasiyet gösterenler için bu tür gürültülerin daha zorlayıcı olduğunu vurguladı.

Bu nedenle TfL, 2017’de başlatılan #TravelKind (Seyahatte nazik olun) kampanyasını genişleterek Elizabeth Hattı (Elizabeth line) boyunca posterler yayınlamaya başladı. Bu afişler, yolculara kulaklık kullanımını hatırlatıyor. Ayrıca TfL, JBL ile iş birliği yaparak yayımladığı bir Instagram yarışmasıyla beş adet kablosuz JBL Live 770 NC kulaklığı hediye ediyor. Posterlerde yer verilen “herkes sizin Spotify listenizi bilmek zorunda değil” cümlesi özellikle dikkat çekiyor.

Londra Ulaşım Başkan Yardımcısı Seb Dance, Londralı yolcuların büyük çoğunluğunun kulaklık kullandığını ancak az sayıdaki kişinin yüksek sesle müzik çalmasının diğer yolcuların yolculuk deneyimini doğrudan olumsuz etkileyebildiğini belirtti.

Londra saygısız yolculardan bıktı

Yeni kampanyanın amacı, herkesin yolculuğunu daha keyifli hale getirmek; yolcular ister dizi izlesin, ister müzik dinlesin, ortamın herkes için daha rahat olmasını sağlamak.

Peki Londra bu hedefini başarabilecek mi, bilmiyoruz… Ama başka Avrupa ülkelerinde de benzer sorunlar yaşandığı biliniyor. Bakalım 2017’den beri İngiltere’de desteklenen ama 8 senedir pek de umursanmamış gibi görünen bu hareket tüm Avrupa’ya yayılacak mı?