Google, asli görevini “dünyanın bilgilerini düzenlemek” olarak tanımlıyor. Ancak bu bilgilerin hangisinin görünür kalacağına kimin karar verdiği her zaman açık değil. Bu durum, son zamanlarda oldukça dikkat çekici bir olayla yeniden gündeme geldi.

San Francisco merkezli bir teknoloji şirketinin CEO’su olan Maury Blackman, kendisiyle ilgili çıkan olumsuz haberlerin Google arama sonuçlarında görünmemesi için uzun süredir çaba harcıyor. Bu çabanın son aşaması ise, Google’ın “Eski İçeriği Yenile” adlı az bilinen bir özelliği üzerinden yürütülen tartışmalı bir manipülasyonu ortaya çıkardı.

Her şey 2023 yılında, bağımsız gazeteci Jack Poulson’un, Blackman’ın 2021 yılında karıştığı aile içi şiddet tutuklamasına dair haber yapmasıyla başladı. O dönem Premise Data adlı gözetim teknolojileri şirketinin CEO’su olan Blackman, geçmişine dair bu haberin yayınlanmasından oldukça rahatsız oldu. Her ne kadar tutuklamaya dair suçlamalar, genç kız arkadaşının şikayetini geri çekmesiyle düşmüş olsa da, kamuya açık tutuklama raporundaki detaylar dikkat çekiciydi ve Poulson bu detayları haberleştirmişti.

Blackman daha önce de hakkında çıkan haberleri bastırmak için yasal yolları kullanmış, DMCA başvuruları ve hukuki tehditlerle içerik kaldırmaya çalışmıştı. Ancak son gelişmeler, mücadelenin bu kez daha sofistike ve sessizce yürütüldüğünü gösteriyor.

Nereye gitti bu haberler?

Geçtiğimiz Haziran ayında, Poulson dikkat çekici bir şey fark etti: Blackman’la ilgili yazdığı makaleler Google arama sonuçlarından kaybolmuştu. Üstelik yalnızca kendi yazısı değil, konuyu inceleyen Basın Özgürlüğü Vakfı’nın (FPF) haberleri de görünmez hale gelmişti.

Vakıf, bunun üzerine soruşturma başlattı ve izler, Google’ın “Eski İçeriği Yenile” adlı aracına ulaştı. Normalde bu araç, artık mevcut olmayan ya da hatalı sayfalara yönlendiren bağlantıların Google dizininden temizlenmesine yardımcı oluyor. Ancak burada işler pek de olması gerektiği gibi gitmemişti.

FPF’nin araştırmasına göre, bu özellik aracılığıyla birisi kasıtlı olarak URL’lerde büyük ve küçük harf değişiklikleri yaparak makaleleri sahte 404 hatalarına yönlendirmişti. Örneğin, orijinal makalenin başlığı olan “Anatomy of a Censorship Campaign” ifadesi, aracın içine “AnAtomy” ya da “censorSHip” gibi yazıldığında, sistem bu bağlantıyı çalışmıyor sanmış ve dizinden kaldırmıştı.

Google’ın arama dizini bu tür durumlarda harf duyarlılığına dikkat etmediğinden, sistem makalenin gerçekten silinmiş olduğunu varsaymıştı. Ve sonuçta makaleler, hiçbir yasal işlem ya da telif şikayeti olmadan Google’dan kaybolmuştu.

Söz konusu manipülasyonun, Mayıs ve Haziran 2025 arasında onlarca kez tekrarlandığı tespit edildi. Kimin gerçekleştirdiği bilinmese de, Blackman’ın bu süreçte internet itibar yönetimi alanında çalışan The Transparency Company adlı bir firmaya CEO olarak geçiş yaptığı biliniyor.

Google bu işe ne diyor?

Durumu Google’a bildiren Basın Özgürlüğü Vakfı, nadiren görülen bir hızla şirketten yanıt aldı. Google, hatayı doğruladı ve bu tür bir suistimalin mümkün olduğunu kabul etti. Şirket, sorunun yalnızca “çok küçük bir grubu” etkilediğini söylese de, bu olay bile sistemin ne kadar kolay istismar edilebileceğini gözler önüne serdi.

Google’ın bu hatadan daha önce haberi olup olmadığı ya da benzer manipülasyonların yaygınlaşıp yaygınlaşmadığı belirsiz. Ancak bu olay, dijital ortamda bilgiye erişimin görünmeyen eller tarafından ne kadar kolay şekillendirilebildiğini bir kez daha gösterdi.

Google’ın sunduğu bu araç, kullanıcıların kimliklerini kaydetmiyor. Bu da arkasında kimin olduğunu öğrenmeyi zorlaştırıyor. Ancak haberlerin sessizce kaybolması, sansürün artık yalnızca devletlerle sınırlı kalmadığını; bireylerin ya da şirketlerin de bu araçları etkili şekilde kullanabileceğini ortaya koyuyor.

Ve belki de bu çabaların en ironik yanı şu: Bu tür silme girişimleri genellikle daha fazla dikkat çekiyor. Yani dijital dünyada bir şeyi gizlemeye çalışmak, bazen onu görünenden daha görünür hale getirebiliyor.