Kuzey Irak’ta, arkeologları bile şaşırtan keşif
Kuzey Irak’ta dünyanın ilk şehirlerinin kurulduğu Uruk dönemine ait anıtsal bir yapı bulundu. Zagros Dağları eteklerindeki bu 5.000 yıllık yapının silindir mühürler ve duvar konileri içermesi, uzak bir yerleşimin bile Mezopotamya’nın kültürel merkezine ne kadar entegre olduğunu kanıtlıyor.
Arkeoloji dünyası, Kuzey Irak’ta yapılan heyecan verici bir keşifle çalkalanıyor. Zagros Dağları eteklerinde, Dünya’nın ilk şehirlerinin yükselişe geçtiği Uruk Dönemi’ne (MÖ 3300-3100) ait olabilecek 5.000 yıllık anıtsal bir yapının kalıntıları gün yüzüne çıkarıldı. Kuzeydeki Süleymaniye Valiliği’nde, Kani Şai (Kani Shaie) adlı arkeolojik alanda bulunan bu gömülü yapı, bölgenin kadim Mezopotamya uygarlıklarıyla olan ilişkisini yeniden tanımlayabilir.
Kazıları yürüten araştırmacılar, bu yapının “anıtsal niteliği”nin onaylanması durumunda, Uruk’un çevre bölgelerle olan etkileşimine dair mevcut bilgilerimizi temelden değiştirebileceğini belirtiyor. Yapının mimari tarzı, bir tür resmi bina, muhtemelen bir tapınak veya ayin alanı olduğunu gösteriyor.
Güney Mezopotamya bölgesindeki antik Uruk şehri ve uygarlığının adını alan bu dönemde, şehrin tahmini 80.000 kişilik nüfusuyla Dünya’nın ilk büyük şehirlerinden biri olduğu düşünülüyor. Izgara benzeri sokak düzeni ve idari yapısı ile yerleşim bölgeleri gibi farklı işlevler için ayrılmış bölgeleriyle Uruk, medeniyetin beşiği olarak kabul ediliyordu.
Zenginliğin izi: Duvar konileri ve silindir mühürler
Kani Şai, Uruk şehrinin yaklaşık 480 kilometre kuzeyinde, yani yaya olarak yaklaşık 15 günlük yürüme mesafesinde bulunuyor. Bu mesafesi nedeniyle arkeologlar, daha önce buranın Uruk döneminde “çevresel” bir yerleşim olduğunu varsayıyordu. Ancak yeni bulgular, Kani Şai’nin tahmin edilenden çok daha kapsamlı bir kültürel ve siyasi ağın parçası olduğunu öneriyor.

Kazılarda ortaya çıkarılan buluntular, yapının önemini pekiştiriyor. Yapıda, yönetim ve siyasi güçle ilişkilendirilen Uruk dönemine ait silindir mühürler bulundu. Bu mühürler, yerleşimin Uruk’taki kültürel ağa entegre olduğunu gösteriyor. Pişmiş kilden veya taştan yapılmış dekoratif koniler ise, sivri uçları duvardaki taze sıva içine bastırılarak mozaik benzeri geometrik tasarımlar oluşturmak için kullanılmış. Bu tür “duvar konileri”nin varlığı, yapının bir kamu veya tören binası olduğuna dair güçlü bir kanıt sunuyor.
Ayrıca, topluluk içinde “sosyal zenginlik gösterisi” olarak yorumlanabilecek altın bir kolye ucunun parçaları da bulundu.
Araştırmacılar, Fırat Nehri’nin doğusunda Erken Tunç Çağı‘ndan MÖ 3. binyıla kadar olan insan yerleşimini anlamak için Kani Şai’nin en önemli arkeolojik alan olarak kabul edildiğini belirtiyor.
Uruk (modern Varka), çivi yazısının ve ilk yazılı sayıların icadıyla tanınan, Sümerleri ve daha sonraki Mezopotamya uygarlıklarını güçlü bir şekilde etkileyen bir şehirdi. Yeni keşfedilen anıtsal yapı ise, Kani Şai’nin bu tarihi ve kültürel akımın sadece bir taşra yerleşimi değil, önemli bir merkezi parçası olduğunu göstererek, Mezopotamya tarihine bakış açımızı derinleştiriyor.



Yorum gönder