Predator: Badlands, serinin alışılmış yapısını tersine çevirerek bu kez “avcıyı” av durumuna düşürüyor. Yeni fragman, ölümcül canlılarla dolu düşmanca bir uzay vahasında geçen nefes kesici bir hikâyeyi gözler önüne seriyor.

Predator: Badlands konusu

Yönetmen koltuğunda Prey ve 10 Cloverfield Lane filmleriyle tanıdığımız Dan Trachtenberg oturuyor. Film, dışlanmış genç Predator Dek’in (Dimitrius Schuster-Koloamatangi) ve sentetik müttefiki Thia’nın (Elle Fanning) hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Dek, tehlikeli bir gezegende “kusursuz rakibini” ararken kendi türünün onur koduyla da yüzleşmek zorunda kalıyor.

Gösterim tarihi ve hikayenin konumu

predator

Predator: Badlands, 7 Kasım’da sinemalarda gösterime girecek. Bu film, Trachtenberg’in planladığı üçlemenin ikinci halkası olarak karşımıza çıkıyor.

Önceki film Prey’in sade ama gerilim dolu atmosferini temel alan Badlands, bağımsız bir devam filmi niteliğinde. Filmde türler arası ittifaklar, acımasız bir hayatta kalma mücadelesi ve Predator türünün “av onuru”na yeni bir bakış açısı sunuluyor.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Predator filminin konusu ne? 6 yıllık film Netflix’te hit oldu

Yeni fragman: Hayatta kalma hikayesi başlıyor

Yeni yayınlanan fragman, filmin şimdiye kadarki en yoğun bilim kurgu–aksiyon sahnelerini içeriyor. Predator, bu kez insanlarla değil; kanatlı dev bir yaratık, ağaç gölgelerinde sinsice saldıran dört dokunaçlı bir yırtıcı ve önceki fragmanda görülen devasa bir canavarla karşı karşıya kalıyor.

Yapım ekibinin paylaştığı bilgilere göre, bu evren yalnızca yeni yaratıklarla değil, aynı zamanda Predator mitolojisinin hiç keşfedilmemiş yönleriyle de zenginleşiyor.

Predator, bu kez bir anti-kahraman

Fragman, söylentileri doğrular nitelikte: Badlands, klasik bir “av” hikâyesinden çok, bir hayatta kalma destanı.

Bu kez Predator, sahip olduğu üstünlüklerden yoksun, yalnız bir savaşçı olarak gösteriliyor. Bakış açısındaki bu değişim, türün doğasına dair bildiklerimizi sarsıyor ve onları sadece acımasız katiller değil, aynı zamanda hayatta kalmaya çalışan varlıklar olarak resmediyor.

Geçmiş filmlerde Predator genellikle düşman konumundaydı — 1987 yapımında Arnold Schwarzenegger ve ekibini ormanda avlayan yaratık gibi ya da Prey’deki Comanche savaşçılarıyla çatıştığı gibi. Ancak Badlands, Predator’un ilk kez ana karakter olduğu yapım olarak tarihe geçiyor. Dek’in kendini kanıtlama çabası, hem fiziksel hem de duygusal olarak zorlu bir sınav hâline geliyor.

Seriye yeni bir soluk getirebilir

predator

Predator: Badlands, 1987’deki orijinal filmin ardından seriye yapılan en cesur dokunuş olabilir.

Anlatıyı tersine çevirerek avcının av olduğu bir hikâye sunan film, Predator evrenine duygusal derinlik ve kırılganlık katıyor. Eğer bu yaklaşım doğru işlenirse, Logan’ın Wolverine için yaptığını Badlands de Predator için yapabilir: Yorgun, korkulan bir figürü karmaşık bir anti-kahramana dönüştürmek.

Fragmandaki uzay ekosistemi hem büyüleyici hem de ürkütücü; hayatta kalma korkusu ile yaratık türü sinemasının görsel şöleni iç içe geçmiş durumda.

Eğer Badlands beklentileri karşılayabilirse, Predator serisini yıllardır süren durağanlıktan çıkararak sinematik bir evrim yaşatabilir. Bu kez izleyici, Predator’u kimi öldürdüğüyle değil, nasıl hayatta kaldığıyla hatırlayacak.