Son dönemin öne çıkan yarış oyunları
Yeni nesil yarış oyunları artık sadece grafiklerle değil, fizik motorları ve çevrim içi altyapılarıyla da birbirinden ayrışıyor; son dönemin öne çıkan yapımlarını mercek altına aldık!
Son iki yıl içerisinde yarış oyunları cephesinde oldukça belirgin bir hareketlilik yaşanıyor. Uzun bir süre benzer mekaniklerle ilerleyen bu tür, hem grafiksel altyapılardaki güncellemeler hem de fizik modellerinde yapılan büyük değişiklikler sayesinde tekrar ciddi bir teknik gelişim dönemine girmiş durumda. Sürücü davranışlarını gerçek telemetri verileriyle eşleştirebilen yeni nesil fizik motorları sadece simülasyon kanadında değil, daha eğlence odaklı üretimlerde bile doğrudan hissediliyor. Buna paralel olarak oyun içi ilerleme sistemleri de eski anlayışından çıkarak çok daha geniş bir hal almaya başladı; dinamik pist tutuşu, uzayan etap uzunlukları, hızlı çevrimiçi eşleşmeler ve tematik festival içerikleri artık bu tarz yapımların standart bileşenleri haline gelmiş durumda.
Bu yazıda, yakın dönemde yayınlanan ve sahip oldukları teknik altyapı ya da çevrim içi oyuncu ilgisiyle dikkat çekmeyi başaran beş farklı yarış oyununu, fizik, grafik, ilerleme sistemi ve online altyapı kriterleri özelinde ayrı ayrı değerlendirdik.
Rennsport
Rennsport şu anda hala beta sürecinde olsa da özellikle sim yarış topluluğunda beklenenden çok daha büyük bir ilgi topladı. Bunun ana sebebi, geliştirici ekibin fizik motorunu baştan esnek ve konfigüre edilebilir şekilde tasarlamış olması. Araçların süspansiyon karakteristikleri, diferansiyel dağılımı ve şanzıman davranışları birbirinden bağımsız çalışıyor. Örneğin yüksek hızlı virajlarda hafif sağ-sol manevralar yaparak aracın ağırlığını aktardığınızda, bunu yalnızca lastiklerde değil aracın tüm şasisinde hissedebiliyorsunuz.
Unreal Engine tercih edilmesi sadece görsel kalite için değil; motorun gerçek zamanlı ışıklandırma ve parçacık sistemleri, fizik verileriyle senkronize çalışarak çok daha ikna edici sahneler sunuyor. Örneğin Eau Rouge çıkışında arka tekerden kalkan toz, fiziksel temas verileriyle tetiklenerek oyuna doğal bir şekilde yansıtılıyor. Dezavantaj olarak ise içeriklerin hala sınırlı olması ve tek oyunculu modlarda yapay zekânın yeterince dengeli davranmaması öne çıkıyor.
Forza Motorsport
Bu yeni jenerasyon Forza Motorsport, önceki oyunlarda yer alan “her oyuncuya hitap etmeye çalışma” yaklaşımından uzaklaşarak ciddi anlamda daha simülasyon yönlü bir yapıya evrilmiş durumda. Fizik motoru bu zamana kadarki Forza’lardan tamamen farklı. Lastik üzerinde oluşan sıcaklık artışı sadece görüntülemek için değil doğrudan grip seviyesini değiştirmek için kullanılıyor. Örneğin dört tur boyunca agresif frenaj yaparsanız beşinci turda fren mesafenizin uzadığını net olarak hissedebiliyorsunuz.
Grafik tarafında ışık yansıma algoritması oldukça etkileyici, özellikle Silverstone gibi açık pistlerde hava bulutlandığında asfalttaki matlaşma değişimi bile anlık olarak görülebiliyor. Öte yandan tüm bu teknik altyapı ciddi sistem gereksinimi istiyor.
Yapay zeka ise hem iyi hem kötü. Rakipler “koridor savunması” yapabiliyor, ideal çizgi dışına bilinçli şekilde çıkıp sizi bloke etmeye çalışıyorlar. Fakat bazen gereksiz keskin saldırılar yapıp araçlara çarpabiliyorlar. Bu nedenle uzun pistlerde çevrim dışı yerine çevrim içi sunucular tercih eden kullanıcı sayısı bir hayli fazla.
Genel anlamda Forza Motorsport artık sadece “güzel görünen bir yarış oyunu” değil, ciddi anlamda strateji ve ritim takibi gerektiren bir pist simülasyonu haline gelmiş durumda.
The Crew Motorfest
The Crew Motorfest açık dünya yarış oyunları içerisinde belki de son yıllarda en dengeli tempo/oynanış dengesine sahip yapım. Hawaii adası teması sadece görsel bir konsept değil, aynı zamanda oldukça başarılı bir pist akışı sağlıyor. Dağ yolları, sahil şeritleri, tropik orman geçişleri ve şehir içi rotalar birbirine gerçekçi bir şekilde bağlanmış durumda. Hatta bazı yarışlarda asfalt-temelli etap 2 dakika içinde tamamen toprak zemine dönüşüyor ve bu bile görsel anlamda hissediliyor.
Fizik motoru tamamen arcade temelli, yani araç kaymaları oldukça toleranslı ve sürücü müdahaleleri ciddi şekilde affediliyor. Bu sayede oyuncu yüksek hızlardayken bile direksiyon üzerinde küçük düzeltmelerle aracın tüm rotasını kolayca değiştirebiliyor.
Asıl fark yaratan nokta içerik planlaması. Festival sistemi içinde “Japon Otomobil Kültürü”, “Amerikan Muscle Tarihi” gibi tematik görev serileri bulunuyor ve bunlar oyun boyunca yeni yarışlarla sürekli genişliyor. Buna ek olarak, gerçek oyuncularla anlık olarak eşleşerek girilen “Playlist” yarışları sadece kısa süreli oturumlar için bile oldukça eğlenceli.
Ses tasarımı da büyük ölçüde elden geçirilmiş. V8, RB26 ya da rotatif motor fark etmeksizin her motor tipi kendine has sesler ile geliyor.
Dezavantaj olarak fizik motorunun gerçekçilikten uzak olduğunu söylemek mümkün. Yani gerçeğe yakın sürüş deneyimi arayan biri için Motorfest uzun süreli bir “sim” deneyimi sağlamıyor. Fakat kısa süreli, keyif odaklı oturumlarda oldukça yüksek tatmin veriyor.
Yorum gönder