Tam 137 kilometre: Dünyanın en uzun tüneli hangisi?
Koca bir şehrin içme suyunun %80’ini sağlayan Delaware Su Kemeri, 1940’larda inşa edildi ve Hudson Nehri’nin altından geçiyor. Başlangıçta sabotaja dayanıklı tasarlanan bu dev yapının yaşlanmaya başlaması ve sızıntıların onarımının sürekli ertelenmesi yetkilileri endişelendiriyor.
New York şehrine günde milyonlarca ton içme suyunu şehir sakinlerine sessizce ulaştıran, ancak çok az kişinin farkında olduğu, Delaware Aqueduct (Delaware Su Kemeri) adında devasa bir mühendislik harikası, yerin derinliklerinde uzanıyor. Tam 137 kilometre uzunluğuyla, bu tünel kesintisiz bir şekilde inşa edilmiş dünyanın en uzun tüneli unvanını taşıyor. New Yorkluların büyük övgüyle bahsettiği “musluk sularının şampanyası” olarak bilinen şehrin ünlü suyunun ününün büyük bir kısmı, bu görünmez yeraltı arterine dayanıyor.
Yaklaşık 4,1 ila 5,9 metre çapında dairesel bir yapıya sahip olan Delaware Su Kemeri; Rondout, Cannonsville, Neversink ve Pepacton barajlarından aldığı tatlı suyu, New York şehrine doğru taşıyor. Yolculuğu sırasında Hudson Nehri’nin altından güneye doğru kıvrılarak Yonkers’taki Hillview Rezervuarı’nda sona eriyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bu yeraltı ana damarı her gün New York şehrinin içme suyunun yüzde 50 ila 80’ini sağlıyor. 8,5 milyondan fazla sakinin buna güvendiği düşünülürse, eyaletin altında akıp giden suyun miktarının gerçekten akıl almaz boyutlarda olduğu rahatlıkla söylenebilir.
1940’lardan kalma bir mühendislik dehası
Bu devasa yer altı yapısının orijinal inşaatı, 1930’ların sonları ile 1940’lar arasında, İkinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelen bir dönemde gerçekleştirildi. Aşırı uzunluğu ve derinliği nedeniyle, tünelin uçtan uca tek bir düz hat üzerinden kazılması mümkün değildi. Bunun yerine, mühendisler tünel güzergahı boyunca 31 adet dikey şaft açtı. Bu şaftlar, işçilerin ve ekipmanların tünelin farklı yeraltı bölmelerine aynı anda erişmesini sağlayan geçitler görevi görerek inşaat sürecini muazzam ölçüde hızlandırdı.

İşçiler, yerin yüzeyinin altına indikten sonra, sağlam ana kayayı delip patlatarak tüneli oyabildiler. Beton, tünelin derinliklerine demiryoluyla taşındı, ardından dairesel bir şekle dökülerek beton astarlı bir geçit oluşturuldu. İnşaat İkinci Dünya Savaşı boyunca devam ederken, tüneli “bombaya dayanıklı” ve sabotaja karşı dirençli hale getirmek için dahi çabalar gösterildi. Bu proje, aynı zamanda o dönemde işçiler için zorunlu çalışma kamplarını sürdürmeyen ilk büyük altyapı projelerinden biriydi. İşçilerin araba ile işe gidip gelmesi ve yakındaki kasabalarda bağımsız yaşaması, 20. yüzyıl ortası Amerika’sının değişen sosyal manzarasını yansıtıyordu.
Son yıllarda yaşanan sorunlar

Ne yazık ki, bu yaşlı mühendislik harikası son yıllarda yaşının getirdiği sorunları göstermeye başladı. Delaware Su Kemeri, 1990’lardan bu yana günde 135 milyon litreye kadar su sızdırıyor. NYC Çevre Koruma Departmanı, 2010 yılında bu sızıntıları onarmak için 1 milyar dolarlık bir plan duyurdu. Fiziksel çalışmanın 2022’de başlaması planlanmış olsa da, proje birden fazla aksilikle karşılaşarak onarım çalışmalarını 2027 sonrasına erteledi. Ancak yetkililer, sızıntıyı hafifletmek amacıyla Hudson’ın altındaki yeni bir baypas tünelinin kazı çalışmalarını 2019’da tamamladı.
Su kemeri onarım için nihayet kapatıldığında, New Yorklular meşhur musluk sularının tadının eskisi gibi olmadığını fark edebilirler. NYC Çevre Koruma Komiseri Rohit T. Aggarwala, “Tıpkı farklı markaların şişelenmiş sularının tadının biraz farklı olması gibi, bizim farklı rezervuarlarımızın da tadı farklıdır” diyor. Aggarwala, onarımlar sırasında o çok sevilen ‘meşhur karışımı‘ değiştirdiklerinde, bazı sakinlerin tatta veya aromada geçici, hafif bir fark algılayabileceğini, ancak suyun temiz ve içilebilir kalacağını özellikle vurguladı.



Yorum gönder