Havacılık tarihinde unutulmaz bir yere sahip olan dev Antonov An-225 Mriya uçağı, 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sırasında yok edilmişti. 84 metrelik uzunluğuyla bugüne dek üretilmiş en büyük uçak olan Mriya’nın boşluğunu doldurmak isteyen yeni bir rakip ise şimdi sahneye çıkıyor: WindRunner…

ABD’nin Colorado eyaletinde faaliyet gösteren Radia adlı şirket tarafından geliştirilen bu devasa uçak, yalnızca boyutlarıyla değil, taşıma kapasitesi ve kullanım amacıyla da dikkat çekiyor. Henüz üretim aşamasına geçmemiş olsa da, tasarım verilerine göre WindRunner, 108 metre uzunluğa ve 80 metre kanat açıklığına sahip olacak. Bu da onu, tamamlandığında tarihin en büyük uçağı yapabilir.

Ancak WindRunner’ın en dikkat çekici özelliği yalnızca fiziksel boyutları değil. Uçağın, bir Boeing 747’nin taşıyabileceği yükün tam 12 katını taşıma kapasitesine sahip olacağı belirtiliyor. Bu etkileyici hacim, yolcu taşımacılığından çok daha farklı bir amacı hedefliyor: rüzgar türbini kanatlarının taşınması.

Bugünün en büyük lojistik sorunlarından biri, rüzgar türbinlerinin devasa kanatlarını üretim tesislerinden uzak bölgelere taşımak. Karayollarında dar virajlar, düşük tavanlı tüneller ve köprüler bu taşımayı büyük ölçüde zorlaştırıyor. WindRunner, bu zorlukları aşmak için özel olarak tasarlanmış. Uçağın yukarıya doğru açılan burnu sayesinde, 100 metreye kadar uzunluktaki kanatlar kolayca yerleştirilebiliyor. Ayrıca, kısa ve asfaltlanmamış pistlere iniş yapabilme özelliği sayesinde, türbinlerin kurulacağı uzak ve erişilmesi zor alanlara doğrudan ulaşılabiliyor.

Radia’nın CEO’su Mark Lundstrom, WindRunner’ın bu yönüyle rüzgar enerjisi projelerinde devrim yaratabileceğini söylüyor. Lundstrom’a göre bu uçak, yenilenebilir enerji projelerinin maliyetlerini düşürüp karlılığını artıracak. Böylece hem enerji fiyatlarının düşmesi hem de daha fazla yeşil enerji projesinin hayata geçmesi mümkün olacak.

Ancak WindRunner’ın potansiyeli sadece enerji sektörüyle sınırlı değil. Radia, bu ay içinde ABD Savunma Bakanlığı ile bir iş birliği anlaşması imzaladı. Anlaşma, WindRunner’ın askeriye için kritik kargo taşımadaki rolünü araştırmayı amaçlıyor. Bu gelişme, uçağın büyük hacimli yük taşıma kapasitesinin, savunma sanayii gibi stratejik alanlarda da kullanılabileceğini gösteriyor.

Radia, uçağın üretimine 2027’nin sonlarına doğru başlamayı planlıyor. Gerçekleştiğinde, WindRunner yalnızca gökyüzünün yeni devi olmakla kalmayacak, aynı zamanda sürdürülebilir enerji ve lojistik alanında yeni bir dönemin de habercisi olacak.