1969 yılında Neil Armstrong ve Buzz Aldrin Ay’a ilk adımlarını attığında, muhtemelen akıllarına gelmeyen şeylerden biri de orada bir rahibin bulunup bulunmadığıydı. Ancak Katolik Kilisesi, bu ihtimali çok daha önceden düşünmüştü bile. Hatta öyle ki, Ay’ın resmi olarak atanmış bir Katolik piskoposu bulunuyordu.

Boş bir uydunun piskoposa ne ihtiyacı olabilir?” diye düşünebilirsiniz. Ancak bu tuhaf durum, aslında Katolik Kilisesi’nin 1917 tarihli Kanon Hukuku’nda yer alan oldukça eski ve pek bilinmeyen bir kuraldan kaynaklanıyor. Bu kurala göre, yeni keşfedilen herhangi bir toprak, keşfin başladığı yerin piskoposluk bölgesine dahil ediliyor.

Apollo 11 görevinde astronotların Ay’a yaptığı ilk yolculuk, Florida’daki Orlando Piskoposluğu sınırları içindeki Kennedy Uzay Merkezi’nden başlamıştı. Bu da demek oluyor ki, Kilise’ye göre Ay, Orlando Piskoposluğu’na bağlı sayılıyor. Böylece “Ay Piskoposu” unvanı, dönemin Orlando Piskoposu William Donald Borders’a verilmiş oldu.

Bu durum, tabii ki sadece sembolik bir anlam taşıyor. Orlando Piskoposluğu’ndan Peder John Giel’in de belirttiği gibi, Ay’da yaşayan kimse olmadığı sürece bu unvanın gerçek bir sorumluluğu yok. Ancak bu ilginç detay, hem Kilise’nin bürokratik ciddiyetini hem de bazen ortaya çıkan mizahi yönünü gözler önüne seriyor.

Borders, Ay görevinden sonra Papa VI. Paul ile yaptığı görüşmede esprili bir şekilde “Biliyor musunuz, ben Ay’ın piskoposuyum” demişti. Papa’nın bu söz karşısında bir anlık şaşkınlık yaşadığı, ardından gülümsediği anlatılıyor. Bu da Borders’ın sadece görev bilinciyle değil, sıcak kişiliğiyle de iz bıraktığını gösteriyor.

Bu görevi şu anda sürdüren isim ise, John Gerard Noonan

Ay’da hala bir yaşam izi bulunmuş değil. Ama bu küçük hikaye, Ay’a dair bilinmeyen detaylara bir yenisini daha ekliyor ve bize şunu hatırlatıyor: İnsanlık nereye giderse gitsin, inanç ve gelenekler de peşinden geliyor.