Uzay yarışında işler değişiyor, Gagarin’in mirası can çekişiyor
Bir zamanlar uzay yarışının öncüsü olan Rusya, bugün teknolojik gerileme, ekonomik sıkıntılar ve uluslararası yaptırımların kıskacında. Vladimir Putin’in “uzay gücü” statüsünü koruma çağrısı, ülkenin bir zamanlar ulaştığı zirve ile mevcut durumu arasındaki derin uçurumu gözler önüne seriyor.
Uzay araştırmaları tarihinde Yuri Gagarin ile başlayan efsanevi bir mirasa sahip olan Rusya, ne yazık ki zorlu bir döneme giriyor. 1961’de uzaya ilk insanı gönderen, ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştiren ve Salyut 1 ile ilk yörünge uzay istasyonunu kuran ülke, şimdi bir zamanlar sahip olduğu liderlik konumundan çok daha aşağılara düşme riskiyle karşı karşıya.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘in havacılık uzmanlarına yaptığı “uzay gücü” statüsünü koruma çağrısı, ülkenin hem ekonomik hem de teknolojik kapasitesini derinden sarsan zorlukların gölgesinde kalmış durumda.
Rusya’nın uzay serüveni, trajik anları da barındırıyor; 1971’deki Soyuz 11 faciasında hayatını kaybeden kozmonotlar bunun acı bir kanıtı. Ancak günümüzde yaşanan zorluklar, ülkenin köklü uzay programının geleceğini tehdit eden sistemik sorunlardan kaynaklanıyor. Son yıllarda Rusya, teknolojik gelişimde rakiplerinin gerisinde kaldı ve bu durum en çok roket motoru geliştirme programlarında göze çarpıyor.
Bu gerilemenin en önemli itici gücü, Rusya’nın ekonomik ve teknolojik kaynaklarını ciddi şekilde tüketen Ukrayna’daki savaş. Ancak sorunlar çok daha eskiye dayanıyor. Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesiyle başlayan Batı yaptırımları, uzay sanayisini ağır bir darbe vurdu. Teknoloji ve finans kaynaklarına erişimin kesilmesi, sektörü derinden sarstı.
Rusya, bu durumu aşmak için programını kendi kendine yeterli hale getirmeye çalışsa da, özellikle mikroçip gibi kritik bileşenlerde yaşanan kıtlık, uydu fırlatmalarını yavaşlattı ve ABD gibi diğer uzay güçleriyle arasındaki teknolojik farkı giderek büyüttü.
Uluslararası iş birliği köprüleri yıkıldı
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, aynı zamanda Batı ile onlarca yıla yayılan uzay iş birliğinin de fiilen sonu oldu. Rusya, uzun süre Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) projesinin kilit ortaklarından biriydi. Ayrıca Avrupa ile ExoMars misyonunda çalışıyor ve NASA’ya kritik roket motorları ile mürettebat taşıma hizmetleri sunarak önemli gelirler elde ediyordu.
Ancak artan yaptırımlar ve SpaceX gibi özel şirketlerin küresel uzay pazarında yükselişi, Rusya’nın küresel pazardaki rolünü hızla eritti. Özellikle ABD ile Rusya arasındaki uzun soluklu RD-180 roket motoru ihracatının 2021’de sona ermesi, bu kopuşun simgelerinden biri oldu. Gerginliklerin tırmanmasıyla birlikte, Rusya’nın Batılı uzay programlarıyla bağları hızla zayıflamaya devam ediyor.
Kendi istasyonuna dönüş: ROSS projesi
Uluslararası Uzay İstasyonu hala aktif olsa da, Rusya ile ABD, Japonya ve Fransa gibi ortaklar arasındaki bağlar giderek inceliyor. Rusya, bu kopuşa paralel olarak yaklaşık on yıldır ROSS (Russian Orbital Space Station) adını verdiği kendi uzay istasyonunu geliştirmeye odaklanmış durumda. Bu projenin hayata geçmesi, Rusya’nın ISS programından tamamen çekileceği anlamına geliyor.
Köklü uzay ajansı Roscosmos, yaptırımlar, tedarik zinciri aksaklıkları ve mali kriz gibi devasa sorunlarla mücadele ederken, NASA’nın Mars’a insanlı yolculuk için reaktör yakıtı gibi geleceğe dönük projelere odaklanması, aradaki farkı daha da belirginleştiriyor.
Rusya, uzaydaki öncü rolünü kaybetmeye başlasa da henüz pes etmiş değil; yeni roket motorları ve görevler üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Ancak, bu projelerin planlanan takvimde ve istenen kapasitede tamamlanıp tamamlanmayacağı şimdilik büyük bir soru işareti.



Yorum gönder