Uzay, insanoğlu için halen gizemini koruyan en büyük bilinmezlerden biri. Yeryüzünden bakıldığında sonsuz ve sessiz gibi görünse de, bu büyük boşlukta zaman zaman tuhaf ve açıklanamayan olaylar yaşanıyor. Üstelik bu olaylar yalnızca bilim kurgu filmlerinin senaryosuna değil, bizzat astronotların tanıklık ettiği gerçek deneyimlere dayanıyor.

2003 yılında Çin’in uzaya gönderdiği ilk insanlı görev olan Shenzhou 5 sırasında, astronot Yang Liwei, görev esnasında geminin dışından gelen garip bir ses duyduğunu açıkladı. Tarifine göre bu ses, metal bir yüzeye ahşap bir tokmakla vuruluyormuş gibi çıkıyordu. Üstelik tek seferlik değildi; ara ara tekrarlanıyor, ancak kaynağı bir türlü bulunamıyordu. Yang, bu sesle 21 saat süren görev boyunca zaman zaman karşılaştı. O günden bu yana geçen yıllar içinde, bu sesin ne olduğu netleştirilemedi.

Dahası, bu gizemli olay yalnızca bir kez yaşanmadı. 2005 yılında Shenzhou 6, ardından 2008’de Shenzhou 7 görevlerinde bulunan astronotlar da benzer sesler duyduklarını bildirdiler. Her üç olayda da sesin tam olarak nereden geldiği çözülemedi. Bu durum, aynı türden seslerin farklı görevlerde ve yıllar içinde tekrar tekrar ortaya çıkmasıyla daha da dikkat çekici hale geldi.

Sadece Japonlar değil…

Benzer bir durum, çok daha önce, 1969’da Apollo 10 görevi sırasında da yaşanmıştı. Ay’ın karanlık yüzündeyken görevdeki astronotlar, gemide tuhaf bir ıslık sesi duyduklarını belirtti. Üstelik bu ses, görev sistemleri tarafından da kayda alınmıştı. Daha yakın bir örnek olarak ise Boeing’in Starliner aracında mahsur kalan Butch Wilmore ve Sunita Williams, araçtan gelen “nabız benzeri” bir sesin varlığından söz ettiler.

Bu vakalardan bazılarının nedenleri daha sonra ortaya çıkarıldı. Örneğin Starliner’daki sesin, aracın kendisiyle Uluslararası Uzay İstasyonu arasında yaşanan ses geri bildirimi olduğu anlaşıldı. Apollo 10’daki ıslığın ise, ay modülü ile komuta modülü arasındaki radyo parazitinden kaynaklandığı belirlendi. Ancak Shenzhou görevlerinde duyulan o tokmak sesi halen çözülememiş bir gizem olarak duruyor.

Bilindiği gibi ses dalgaları, uzay boşluğunda yayılamaz. Bu yüzden uzayda bir sesin duyulması, ilk bakışta fizik kurallarına ters gibi görünür. Ancak bu olaylar, sesin kaynağının mutlaka dış uzaydan gelmediğini düşündürüyor. Bazı bilim insanları, bu seslerin uzay aracına çarpan küçük parçacıklardan veya sıcaklık değişimlerinin metal yüzeylerde oluşturduğu genleşme-büzülme etkilerinden kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Başka bir ihtimal de, gemiden sızan havanın içeride minik titreşimler yaratması.

Tüm bu teknik açıklamalar kulağa makul gelse de, sesin farklı görevlerde ve yıllar sonra yeniden ortaya çıkması, ortada halen açıklığa kavuşmamış bir durum olduğunu gösteriyor. Üstelik aynı ülkenin, aynı tip görevlerinde tekrar eden bir gizemden söz ediyoruz.

Bu bilinmeyenler, uzayın ne kadar az anlaşıldığını ortaya koyarken, bir yandan da insan hayal gücünü harekete geçiren korku senaryolarının neden bitmediğini bize hatırlatıyor. Belki bir gün, bu seslerin kaynağı bulunacak. Ama o güne kadar uzaydaki sessizliğin içinde yankılanan bu esrarengiz tınılar, akıllarda soru işareti olmaya devam edecek.