Windows işletim sisteminin altın çağı olarak kabul edilen Windows NT 3.5x ve NT 4 dönemlerinde Microsoft’ta mühendis olarak görev yapan Dave Plummer, şirketin güncel yaklaşımlarını eleştirerek yeni bir tartışma başlattı. Yıllar süren sessizliğin ardından kodları hala Windows çekirdeğinde bulunan deneyimli mühendis, işletim sisteminin geriye dönük uyumluluk takıntısının hem bir nimet hem de bir lanet olduğunu vurguluyor ve Windows’un bazı zayıf yönlerini dengelemek için ‘Hardcore Mod’a (Temel Mod) ihtiyacı olduğunu öne sürüyor.

Plummer’ın eleştirileri ve önerileri iki ana noktada toplanıyor: Birincisi, teknik olmayan kullanıcılar için eklenmiş tüm gereksiz unsurları isteğe bağlı olarak kaldıran bir “hardcore mod” talebi, ikincisi ise Microsoft’un son sürümlere hakim olan “en iyisini ben bilirim” tavrının sona ermesi ve şeffaflık.

Plummer’ın Hardcore Mod önerisi, gerçekten de mantıklı bir çözüm olabilir. Bir çok kullanıcı, bir sürü alakasız kullanıcı arayüzü bileşeni, anlamsız “yararlı” öneri ve reklam arasında boğulmak zorunda kalıyor. Plummer’ın istediği, “işletim sisteminin işletim özelliklerini güvenli, gevezelikten uzak ve öze çeviren, birinci sınıf, sistem genelinde bir ayar.

Plummer, bu modun devreye girmesiyle birlikte, sistemin kullanıcıyı sürekli olarak “Şunu kullanmayı düşün” veya “Bunu kullan” gibi önerilerle rahatsız etmesi, web aramalarının istenmediği sürece yerel aramada gösterilmesi gibi itici davranışların sona ermesini bekliyor.

Bir eleştiri de Ayarlar paneline

Plummer’ın bir diğer önemli şikayeti ise Ayarlar panelinin dağınık yapısı. Bir ayarın konumunu belirlemek için adeta bir “hazine avına” çıkmaya son verilmesi gerektiğini belirten mühendis, bir ayar tanımlandıktan sonra neyi değiştirdiğinin açıkça anlaşılması gerektiğini söylüyor. Bu şeffaflık, mühendislerin perde arkasında neler olup bittiğini anlamak için Windows Kayıt Defteri’nde saatlerce zaman harcamasını engelleyebilir.

Windows’un veri toplama alışkanlıkları kötü şöhretli olsa da Plummer, bunun çökmelerin nedenini anlamak gibi geçerli sebepleri olduğunu kabul ediyor. Ancak çözümün telemetriyi tamamen bırakmak değil, “radikal şeffaflık ve kontrol” olduğunu vurguluyor.

Plummer’a göre, işletim sisteminin kullanıcı adına göndermek istediği her bir veri paketinin, basit bir dille neden gönderildiğinin açıklanması ve ilgili belgelere bir bağlantı sağlanması gerekiyor. Ayrıca, bir güncelleme sonrasında ayarların tekrar açılacağı korkusu olmadan, telemetri kategorilerinin kalıcı olarak kapatılabilmesi gerektiğini savunuyor.

…Ve güncellemeler, ve Edge “saygısızlığı”

Plummer, güncellemelerin de bir başka can sıkıcı nokta olduğunu söylüyor. Özellikle beklenmedik yeniden başlatmaların son bulması ve bir sistem kontrolünden sonra sistemin otomatik olarak önceki kararlı haline geri dönebilmesi, yani yeni bir sosyal sözleşmenin gerekliliği üzerinde duruyor.

Plummer, Windows’un kullanıcının açıkça başka bir tarayıcı seçmesine rağmen Edge’i önerme alışkanlığını “saygısızlık” olarak nitelendiriyor. Ayrıca, Başlat Menüsü’nde sponsorlu uygulamaların gösterilmesini eleştiriyor.

Tüm bu eleştirilere rağmen, Plummer Windows’un hakkını vermekten de çekinmiyor. Şirketin eski mühendisi, işletim sisteminin çekirdeğinin “olgun ve yüksek performanslı”, depolama yığınının “dünya standartlarında” ve sürücü ekosisteminin “benzersiz bir iş birliği başarısı” olduğunu kabul ediyor. Ancak en çok sinirini bozan şeyin işletim sistemine eklenen gereksiz parçalar olduğunu belirtiyor: “Peki, Windows berbat mı? Sadece kimin için çalıştığını unuttuğunda…