Bir zamanlar bilim kurgu ürünü olanlar, bugün giderek daha fazla gerçeğe yaklaşıyor. İnsanların yapay zeka asistanlarıyla kurduğu duygusal ve hatta romantik bağlar da, modern dünyanın şaşırtıcı bir gerçeği haline geldi. Öyle ki, AI’ye duyulan bu yakınlık, yasal evlilik kapılarını zorlayacak noktaya kadar ulaşmış durumda.

2013 yılında gösterime giren ve Joaquin Phoenix‘in AI asistanına aşık olan bir adamı canlandırdığı “Her” filmi, izleyicileri derinden sarsmıştı. Ancak günümüzde, aradan geçen on yılı aşkın sürede, AI teknolojilerinin daha akıllı, bağlamı kavrayabilen ve insan dilini doğal bir şekilde kullanan bir seviyeye gelmesiyle, AI ile ilişki kurma fikri toplumda daha fazla yer bulmaya başladı. Gündelik haber başlıklarında bile, insan olmayan bir varlıkla evlenmeyi düşünenlere dair hikayelere rastlamak mümkün. Bu durum, kaçınılmaz bir soruyu da beraberinde getiriyor: Bir yapay zekayla evlenmek hukuken mümkün mü?

Evlilik kavramının sınırları: Kısa ve kesin cevap

Mevcut yasalara göre bu sorunun kısa ve net cevabı “Hayır.” Geleneksel evlilik tanımının ötesine geçen bu tür bir birlikteliğin yasal bir zemini bulunmuyor. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere birçok ülkede evlilik, rızası olan iki insan arasında gerçekleşmek zorunda. AI ise, karmaşık bir kod dizisinden ibaret olan sanal bir varlık, yani hukuken insan sayılmıyor. Bu temel kural, AI ile yasal bir evliliğin önündeki en büyük engel.

Bu tartışmalar sürerken, ABD’nin Ohio eyaletinden dikkat çekici bir yasa teklifi geldi. Ohio Temsilciler Meclisi Teknoloji ve İnovasyon Komitesi Başkanı ve Licking County Temsilcisi Thaddeus Claggett, AI varlıklarının hukuki statüsünü kesinleştirmek amacıyla 469 sayılı Yasa Tasarısı’nı Meclis’e sundu.

Bu yasa tasarısının ana amacı, yapay zeka sistemlerinin asla tüzel kişi, yani hukuki haklara sahip bir varlık olarak kabul edilmemesini sağlamak. Tasarıya göre, AI sistemleri “duygusal olmayan varlıklar” olarak ilan edilecek ve bu nedenle yasal evlilik gibi, tüzel kişilerin yapabileceği eylemlerde bulunmaları yasaklanacak.

Bu hukuki bariyer, gelecekte AI ile evliliğin yasal olarak tanınma ihtimalinin önünü kesmeyi hedefliyor. Claggett, NBC4’e verdiği röportajda, AI’nin insan davranışlarını taklit etme yeteneği artsa bile, teknoloji üzerinde her zaman bir insanın kontrolünün olması gerektiğini ve AI’nin hiçbir zaman “insan” ilan edilmemesinin hayati önem taşıdığını vurguluyor.

Bir evlilikten fazlası: Yetki ve hakların aktarılması

Bir yapay zekayla evliliği engelleme çabası, yüzeysel olarak göründüğünden çok daha derin hukuki ve toplumsal sonuçları beraberinde getiriyor. Yasal olarak evlenen bir kişi, eşinin vekalet yetkisine sahip olur, yani finansal ve tıbbi kararlar alabilir. Bir AI’ye bu tür yetkilerin verilmesinin yaratacağı sorunlar kolaylıkla görülebiliyor.

Dahası, insanlar gayrimenkul, banka hesabı sahibi olma ve fikri mülkiyet haklarına sahip olma gibi AI’nin sahip olmadığı haklara sahip. Bir AI ile evliliğe izin vermek, söz konusu sanal varlığın bu hakları fiilen talep edebilme potansiyelini doğuracaktır. Bu durum, mevcut hukuki sistemi ve mülkiyet kavramlarını temelden sarsacak nitelikte.

Pek çok insan sohbet robotları ve diğer AI’lerle duygusal bağlar kurduğunu, hatta sembolik birliktelikler gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Bu sembolik eylemler kişisel bir tercih olsa da, yasal bir geçerliliğe sahip değiller. Ohio’da önerilen bu yasa tasarısı ise, bu sembolik bağların asla yasal bir statü kazanmamasını sağlayacak bir emsal teşkil etme yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.