Yer altından çıktı: Mayaların 9 kilometrelik alana yayılan inanılmaz “kozmik eseri”
Yazılı kaydı bulunmayan en eski ve en büyük Maya mimarisi olan Aguada Fénix, lidar teknolojisi sayesinde gün yüzüne çıktı. Araştırmacılar, merkeze yerleştirilen ve timsah, kuş figürleri içeren törensel objelerin, bu devasa yapının kozmik düzeni temsil ettiği fikrini desteklediğini düşünüyor.
Meksika’nın güneydoğusunda keşfedilen 3.000 yıllık bir Maya yerleşimi, bilim insanlarını heyecanlandıran bir gerçeği ortaya çıkardı. Görünüşe göre bu kalıntı, aslında antik Mayaların “evrenin düzenini” tasvir ettiği devasa, şehir büyüklüğünde bir haritaydı. Aguada Fénix olarak adlandırılan bu kalıntı, yeni bir araştırmaya göre, antik insanların evrene bakış açısını yansıtan bir kozmogram, yanievrensel düzenin temsiliydi.
Araştırmacılar, Aguada Fénix‘in Maya bölgesindeki en eski ve en büyük anıtsal mimari eseri olduğunu ve Mezoamerika’daki birçok antik şehirden daha büyük olduğunu belirtiyor. Bu yapının inşası büyük bir çaba gerektirse de, araştırmacılar kültürel önemi nedeniyle inşaatçıların muhtemelen zorla çalıştırılmadığını öne sürüyor. Tıpkı İngiltere’deki tarih öncesi Stonehenge gibi, Aguada Fénix’in inşası da antik insanlar için kutlanan ortak bir toplumsal faaliyet olmuş olabilir.
Uzmanlar, büyük inşaat etkinliklerinin ve toplu ritüellerin, aynı zamanda ziyafetleri, farklı gruplar arasında mal alışverişini ve eş bulma fırsatlarını içerdiğini, bunların da insanları bir araya gelmeye teşvik eden ek motivasyonlar sağladığını düşünüyor.
Lidar teknolojisiyle ortaya çıkarılan kozmik düzen
Aguada Fénix, Mayaların yazı sisteminin henüz icat edilmediği MÖ 1050 yılına kadar uzanıyor ve MÖ 700 civarında terk edilmiş. Bu nedenle yerleşim hakkında yazılı kayıtlar bulunmuyor. Bilim insanları, 2020 ile 2024 yılları arasında bölgeyi hem kazılarla hem de havadan lazer darbeleriyle yeryüzünün görüntüsünü oluşturan lidar teknolojisini kullanarak inceledi.
Analizler, bu kozmogramın, kanallar, geçit yolları ve bir barajı içeren karmaşık bir yapılar sistemi kullanılarak oluşturulduğunu gösterdi. Bu yapılar, birbirini çaprazlayarak bir dizi haç şekli oluşturuyordu. 9’a 7.5 kilometre boyutlarındaki kozmogramın büyüklüğü, araştırmacıların belirttiğine göre, daha sonraki Tikal ve Teotihuacan gibi Mezoamerika şehirleriyle karşılaştırılabilir, hatta onlardan daha büyük.
Yapının merkezinde, arkeologların “E grubu” adını verdiği küçük binalar ve platformlar bulunuyor. Bu alan, muhtemelen törensel anlamı olan objeler içeren gömülü yığınlara sahipti. Bu yığınlar arasında timsahı, kuşu ve muhtemelen doğum yapan bir kadını temsil eden yeşil taş süslemeler, seramik kaplar ve pigmentler bulunuyor.

Arkeoloji profesörü ve çalışmanın baş araştırmacısı Takeshi Inomata, yazılı kayıtların olmaması nedeniyle kozmogramın tam anlamını anlamanın zor olduğunu ancak tasarımında Güneş’in hareketinin yansıtıldığını belirtti. O dönemde bu yerleşimi kullanan insanlar, evrenin kuzey-güney ve doğu-batı eksenlerine göre düzenlendiğini düşünüyordu. Doğu-batı ekseni, Güneş’in hareketiyle ve muhtemelen zamanın akışıyla da bağlantılıydı.
Inomata, inşaatçıların Aguada Fénix’i, daha sonraki Maya ve Aztekler için en önemli ritüel takvimi döngüsü haline gelen 260 günlük döngüyle ilişkilendirilen özel bir gündoğumu yönüne göre hizaladığını da ekledi. Bu durum, onların uzay ve zaman düzeninin birbirine bağlı olduğunu düşündüklerini gösteriyor.
Sosyal hiyerarşi izi yok
Araştırmacılar, bu yerleşimde Guatemala’daki Tikal gibi daha sonraki Maya yerleşimlerinin aksine, sosyal hiyerarşiye dair herhangi bir işaret bulamadı. Ekip, Aguada Fénix’i inşa etmek için 1000’den fazla kişinin gerektiğini tahmin ediyor. Bu devasa kozmogramı tasarlayanların ise, muhtemelen “uzmanlaşmış becerilere ve astronomik gözlemlere, takvim hesaplamalarına dair bilgiye sahip önde gelen kişiler” olduğu düşünülüyor.
Her ne kadar Aguada Fénix’teki kanalların tarımsal sulama için kullanılmadığı ve kozmogramın MÖ 700’de terk edildiğinde tamamlanmamış olduğu görülse de, bu keşif Mezoamerika tarihi hakkında önemli ipuçları sunuyor ve bu anıtsal mimarinin, güçlü yöneticilerin zorlaması yerine kolektif eylem yoluyla inşa edilmiş olabileceği tezini güçlendiriyor.



Yorum gönder