“Zihinsel zaman yolculuğu” ile unutulan anılar geri geliyor
Araştırmacılar, geçmişe zihinsel olarak dönmenin unutulmuş bilgileri hatırlama sürecinde nasıl bir rol oynadığını inceledi. Sonuçlar, belleğin bağlama duyarlılığına dair yeni ipuçları sunuyor.
Unutulmaya yüz tutmuş anıları canlandırmanın bir yolu olabilir mi? Bilim insanları bu soruya cevap ararken, “zihinsel zaman yolculuğu” adı verilen dikkat çekici bir kavram üzerine yoğunlaştı. Yeni bir araştırma, geçmişte yaşanmış bir anıya zihinsel olarak dönmenin, o anıyı daha net ve ayrıntılı hatırlamayı mümkün kılabileceğini ortaya koyuyor.
Araştırmanın temel aldığı teoriye göre, bir anıyı yeniden hatırlarken o an yaşanan duyguları ve düşünceleri yeniden deneyimlemek, hafızayı adeta “başlangıç noktasına” döndürebiliyor. Bu da unutma sürecini yavaşlatmakla kalmıyor, bazen sıfırlayabiliyor.
Çoğumuz geçmişteki olayları, özellikle de çocukluk dönemine ait anıları hatırlamakta zorlanırız. Zaman geçtikçe anılar silikleşir, ayrıntılar bulanıklaşır. İşte tam da bu noktada, anının oluştuğu ana zihinsel olarak geri dönmek, hafızanın işleyişine yeni bir kapı aralayabilir.
Bu hipotezi test etmek isteyen araştırmacılar, 1.200’den fazla kişinin katıldığı kapsamlı bir çalışma yürüttü. Katılımcılar dört farklı gruba ayrıldı ve hafıza üzerine çeşitli testlere tabi tutuldu. İlk aşamada, bazı katılımcılardan bir kelime listesini ezberlemeleri, bazılarından ise kısa bir kitap parçasını okumaları istendi. Ardından herkesin, öğrendiklerini hatırlaması beklendi.
Gruplardan biri, hatırlama aşamasında herhangi bir özel yöntem kullanmadan doğrudan yanıt vermeye çalıştı. Diğer üç grup ise “bağlamsal hatırlama” adı verilen bir tekniği denedi. Bu teknik, bir bilgiyi hatırlamaya çalışırken, o bilginin öğrenildiği andaki düşünce ve duyguları da hatırlamaya odaklanmayı içeriyor. Kısacası, anıya sadece bilgi olarak değil, duygusal ve zihinsel bağlamıyla birlikte yaklaşmak hedefleniyor.
Deneyler sonucunda, bağlamsal hatırlama yöntemini kullananların bilgileri daha iyi hatırladığı görüldü. Özellikle ilk 24 saat içinde, anılar daha net bir şekilde geri çağrıldı. Ancak zaman ilerledikçe, özellikle yedi gün sonra, hatırlama oranı azalsa da, bağlamsal hatırlama tekniği sayesinde bilgiye ulaşmak halen daha kolaydı. Araştırmacılar, bu yöntemin adeta unutma eğrisini geçici olarak sıfırladığını söylüyor; ancak bu sıfırlama da kalıcı değil, bir süre sonra hafıza yine benzer bir düşüş eğrisine giriyor.
Tabii ki laboratuvar ortamındaki bu deneyler ile gerçek hayattaki anılar arasında bazı farklar olması kaçınılmaz. Gerçek hayatta oluşan anılar genellikle çok daha karmaşık, duygusal ve kişisel. Buna rağmen, çalışmanın bulguları, hafızanın nasıl çalıştığına dair önemli ipuçları sunuyor.
Özellikle öğrenme süreçlerinde ya da travmatik anıların işlenmesinde, bu tür bağlamsal hatırlama tekniklerinin kullanılabileceği düşünülüyor. Hafızayı daha iyi anlamak, sadece bireysel deneyimlerimizi değil; aynı zamanda beyin temelli hastalıkların tedavisini de yakından ilgilendiriyor.
KAYNAK : www.chip.com.tr
Yorum gönder