ASELSAN’dan ‘tam gaz devam’ mesajı: Üretemeyeceğimiz hiç bir şey yok!
26 Ağustos 2018 Pazar 14:17
ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün çalışmalarını anlattı
Savunma sanayinde millileşme atağıyla dışa bağımlılığımız gün geçtikçe azalıyor. Üstelik sadece dışa bağımlılıktan kurtulmuyoruz, üst düzey ürünlerimizle Asya ve Körfez bölgesi başta olmak üzere dünyadan yüklü ihracat siparişleri alıyoruz. Bu atakta ASELSAN (Askeri Elektronik Sanayii) başrolde! Defense News dergisinin değerlendirmesine göre ASELSAN dünyadaki savunma firmalarının arasında 55. sıraya oturdu.
“Kötü komşu insanı ev sahibi yapar” derler… Bu özdeyiş kötü müttefik için de geçerli… Ordumuzun ihtiyaç duyduğu donanım ve mühimmatı vermekte nazlanan, ambargo uygulayan sözde müttefiklerimiz sayesinde! savunma sanayimiz şaha kalkmış durumda…”
Durum tam olarak bu! Gerek terör hedeflerine yönelik yürütülen operasyonlar, gerek modern çağın gereksinimleri yerli üretimi şaha kaldırdı. Bu yüzden geçtiğimiz yıl boyunca Türk mühendislerin elinden çıkma Atak helikopterini, Cirit isimli lazer güdümlü füzeleri, çok namlulu roketatarları konuştuk.
Biz de hedefi teknolojik bağımlılığımızı en aza indirmek olan merkezlerden biri olan ASELSAN’a konuk olduk, Türk mühendislerinin elinden çıkan ürünlerin üretim aşamalarına tanıklık ettik.
Aselsan sadece savunma sanaysi için üretim yapmıyor elbette. Askeri sistemlerden sivil sistemlere, çok geniş bir yelpazede ürünler ve sistemler üretiyor. Otoyollarda ücret toplama sistemlerinin neredeyse tamamında ASELSAN imzası var. Sağlık sektörü için cihazlar, yenilenebilir enerji sistemleri için sistem üretiyorlar. Bir yandan da sağlık sektöründe özellikle X-Ray ve MR cihazlarının üretilmesi konusunda çalışmalar yürütülüyor. 500’ün üzerinde ürünü olan, 6 bin 77 kişinin çalıştığı bir teknoloji şirketi. Bunların yarısı AR-GE personeli. Amaç geleceği şekillendirmek…
Ankara’da üç farklı bölgeye dağılmış olan ASELSAN üretim tesislerinde hummalı çalışmalar yürütülüyor. Genel merkezine konuk olduğumuz ASELSAN, içinde restoranı, kreşi, yemekhanesi, dinlenme alanları olan dev bir tesis. Elbette burada gizem ve güvenlik had safhada. Bu nedenle ASELSAN’a girişimiz için gerekli onayı almak iki ayı buldu. Ankara’daki genel merkezi Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün eşliğinde gezdik. Prof. Görgün, yaptığı işten gurur duyuyor ve ASELSAN imzalı ürünleri gözleri parlayarak anlatıyor…
Nasıl bir ihtiyaçla doğmuş ASELSAN?
Kıbrıs Harekâtı sırasında bir haberleşme zaafı yaşanıyor. Bizim uçaklarımız kendi gemimizi vuruyor. Bunun üzerine “Muhabere olmadan, muharebe olmaz!” düsturuyla, haberleşme ve telsiz ürünlerimizin yerli ve kendi üretimimiz olması iradesi ortaya çıkıyor. Ülkenin o günkü şartları belli, devlet imkânlarını ortaya koyuyor. Millete anlatılıyor ve vatandaşımız elinde ne varsa buraya kuruluş aşamasında bağış yapıyor. Bağış defterlerinde, alyanslarını bağışlayanların da ismi var, ceketini bağışlayan simitçinin de… Tarlasını bile veren olmuş. Ve 1975 yılında kuruluyor. Çok hızlı biçimde beş yıl içinde ihtiyacımız olan ürünler tasarlanıp, üretilmiş ve ihracat yapacak seviyeye gelmiş.
GİZEM SEKTÖRÜN GEREĞİ
– Günümüzde en büyük silah teknoloji değil mi?Ama etrafımızda gördüğümüz birçok şey hâlâ yabancı üretim. Bu değişecek mi?
– Değişmeye başladı aslında. Savunma bir kenara, ülke olarak günlük hayatta gördüğünüz hemen hemen her şeyin altındaki alt bileşenlerini, bazılarında da sistemin kendisini tümüyle üretir durumdayız. Savunma sanayiinde nitelikli ve kaliteli elemanımız mevcut. Kendi ürünlerimizin yüzde yüz kullanımı bir süreç alıyor. Bir kutu düşünün; içinde yüz kutucuk var onu çalıştıran. Bunun 80 tanesini burada yapabiliyoruz, önemli olan ana paketi dünya pazarına sunabilmek. O aşamalara geldik birçok alanda. Savunma sanayisine dönersek, son 15 yılda çok ciddi bir yatırım var. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan savunma sanayini her zaman destekliyor. Son 15 yılda yerlilik oranımız yüzde 20’lerden yüzde 70’lere yaklaştı. Dünyaya helikopter, gemi platformları satıyoruz. ASELSAN olarak, 63 ülkeye ihracat yapıyoruz. Birçok ülkeye teknoloji transfer ediyoruz.
Önemli olan bilgi ve bilginin ekonomiye dönüşmesi. ASELSAN’da AR-GE personelimiz bunun için bu kadar çok.
HER MÜHENDİSİN HAYALİ
– Türk mühendislerini dünyayla kıyaslayacak olursak nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Türk mühendisleri dünya ortalamasının kesinlikle çok üzerinde. Uzun süre ABD’de görev yaptım, bu tespiti objektif olarak yapabileceğimi düşünüyorum. Türkiye’de mühendisliğin yeri farklı. Aileler gururla, “Benim oğlum, kızım mühendis” diyor. Bizim mühendisimiz sorun çözmeye yatkın… Farklı disiplinleri bir araya getirip, yaratıcı çözümleri hızla bulabiliyor. Kısaca pratik zekalıyız. Türkiye’nin önemli bir mühendislik gücü ASELSAN’da. Yetişen en iyi genç mühendisler aramıza katılıyor ve mühendislerimiz de bizimle çalışmaktan çok mutlu oluyor. Önümüzdeki günlerde bir araştırma yayımlanacak. Bu araştırmaya göre Türkiye’de mühendisler birçok global firma yerine ASELSAN’da çalışmayı tercih ediyor.
– Yerli ve milli vurgusu her alanda olduğu gibi ASELSAN’da da altı çizilen bir konu… Savunma sanayinde yerli ve millilik neden önemli?
– Kurtuluş Savaşı’ndan Kıbrıs Barış Harekatı’na, hatta halen süren terörle mücadelemiz savunmada yerli ve milli olma zorunluluğunu bize hatırlatıyor. Yurtdışından alınan bir silah veya sistem ne zaman gerekli olsa ambargoya konu oluyor. Paramızla bile almak için büyük mücadele veriyoruz. Güçlü ve büyük Türkiye için savunmada dışa bağımlılığı en aza indirmek hem kuruluş amacımız hem de en büyük misyonumuz.
– Sizin hayaliniz miydi bu görev?
– ASELSAN bence her mühendisin hayali! Öğrencilik yıllarımızda ASELSAN’da staj yapabilme, ASELSAN’ı ziyaret edebilme hayalini kurardık. Gün geldi, bu güzide kurumda yönetici olma şansımız oldu. ASELSAN’ın kuruluş yıldönümü 14 Kasım, aynı zaman da benim doğum günüm. Böyle hoş bir tesadüf de var hayatımda.
– ASELSAN denince aklıma hep gizemli, içinde nasıl bir çalışmanın yürütüldüğünü pek de bilemediğimiz kapalı bir yapı geliyor… Aslında dışarıya yansıyan gibi gizemli bir yer mi? Gizemli olması gerekir mi böyle yerlerin?
– Bu tür bir gizemin olması bu sektörün gereğidir. Ayrıca toplum olarak da bu gizemi seviyoruz. Kendi teknolojimizin görünen ve görünmeyenleri ilgi çekiyor. ASELSAN’da şu anda eş zamanlı olarak yürütülen 400’ün üzerinde proje var. Bunların bir kısmı kamuoyunda da bilinen büyük projeler, bir kısmı ise güvenlik güçlerimizin ihtiyacına yönelik olarak başlanan özel projeler. Savunma sanayisinin dinamikleri gereğince ihtiyaç sahibi makam tarafından açıklanmasına izin verilmeyen hiçbir projeden bahsetmemeye büyük özen gösteriyoruz. Bunun yanı sıra ASELSAN halka açık bir şirket. Projelerimizin çoğunluğu ile ilgili gizlilik hassasiyetimiz olduğu doğrudur ancak şirketimizin mali gelişmeleri ile ilgili olarak hissedarlarımız en doğru ve hızlı şekilde bilgilendirilmektedir.
– Çok gizli projeler kaç kişinin bilgisi dahilinde yürür?
– İhtiyaç makamı bilir. Yani ürünün kullanıcısı bilir, biz biliriz, Savunma Sanayii Başkanlığı bilir. Çalışma alanlarının kesiştiği bir konu söz konusu ise iş ortakları bilir. Onlarla da bir gizlilik sözleşmesi yapılır. Türk mühendisliği, üretim kapasitesi ve kalitesi dünyada en üst sıralarda. Bizim üretemeyeceğimiz hiçbir şey yok! Biz ihtiyacımız olan her şeyi üretebilme konusunda mühendislik formasyonuna ve milli şuura sahip bir ülkenin bireyleriyiz.
– Bu dış güçleri rahatsız ediyor mu?
– Bu işin doğasında var. Bu bir rekabet. Ülkeler arasında her anlamda rekabet olur. Savunma sanayi bunun en üst noktasıdır. Günlük yaşantımızda teknolojik olarak kullandığınız her ürünün arkasında mutlaka savunma sanayi vardır.
– Türkiye savunma sanayisinde nasıl bir noktada?
– Ülkemizde üretilen savunma ürün ve hizmetleri, hem Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, hem de farklı coğrafyalardaki stratejik işbirliği içerisinde bulunduğumuz dost ve müttefik ülkelerin silahlı kuvvetlerine teslim ediliyor.
HEDEF GÖKYÜZÜ
– Üniversitelerle ASELSAN işbirliğinden söz eder misiniz?
– Geçen sene 50’ye yakın üniversiteyle çalıştık. 117 projeyi sadece üniversitelere verdik. Bunların bütçesi de 1.8 milyar TL. Üniversite sanayi işbirliği iki taraf içinde kazan kazan ortamı yaratıyor. Bu işbirliğine en güzel örneklerden birisi de Türkiye ve Dünya için bir ilk olan ASELSAN Akademi… YÖK ile ASELSAN arasında imzalanan protokol ile hayata geçirilen ASELSAN Akademi ile üniversite ve sanayinin en güçlü yanlarını bir araya getiren yenilikçi bir model oluşturuldu. Bu sayede burası programa dahil olan üniversitelerin dış kampüsü oldu. ASELSAN beş sektöründe bulunan toplam değeri 1.5 milyar TL’nin üzerinde olan laboratuvar, entegrasyon ve test altyapılarıyla bir teknoloji üssü konumunda. Üniversite-sanayi işbirliği kapsamında bu geniş altyapının üniversiteler tarafından kullanılması sağlanıyor.
– Beyin göçüne karşı neler yapılmalı, siz bir çaba içinde misiniz? Geri döndürdüğünüz mühendisler var mı?
– Tabii… Yurtdışında bulunan Türklerin ülkemize geri kazandırılması yönünde çalışmalarımız sürüyor. Yüzden fazla çalışanımız bu çalışmaların sonucunda Türkiye’ye dönerek ekibimizin bir parçası oldu.
– ASELSAN’ın dünyadaki yeri ne? Önümüzdeki dönemde nasıl bir hedef içindesiniz?
– Hedefler koymayı, kendimi sınırlamak olarak görüyorum. Hedef koyup onu yakalama ve yakaladıktan sonra da bir rehavet oluşması endişesini hep taşıdım. Hedef gökyüzü… Ama şunu söyleyebilirim; her türlü hedefe ulaşabilecek çok ciddi bir mühendislik kabiliyetine sahibiz.
ÜLKEMİZ ATEŞ ÇEMBERİ İÇİNDE YENİ BİR SAVAŞ VERİYOR
– Savunma sanayisinde çalışan biri olarak savaşlara bakış açınız nedir?
– Şair ve hekim Abdülhak Molla bundan 150 yıl önce, “Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh” yani “Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol” demiş. Mustafa Kemal, aynı sözleri 1922 yılında Kurucu Meclis’te seslendirmiş, çünkü Türkiye Kurtuluş Savaşı sürecindeydi. Popüler bir örneği de pek çok gencin sevdiğini bildiğim süper kahraman karakterlerinden Iron Man-Demir Adam filminden vereyim. Filmin başkarakteri olan Tony Stark, “Neden silah üretiyorsunuz?” diye soran gazeteciye şu yanıtı veriyor: “Mükemmel bir dünyada yaşamıyoruz ama başka şansımız yok. Bir yerde barış varsa birinin daha büyük bir sopası var demektir.” Bugün ülkemiz, etrafını saran ateş çemberi içinde yeni bir savaş vermektedir ve barışı sağlamanın yolu da bu savaşta bizlerin takınacağı tutumdan geçecektir. ASELSAN ve diğer savunma sanayii şirketlerimiz, ürettiği yerli ve milli sistemler ile barışı sağlamamız için gerekli olan caydırıcılık gücünü ülkemize kazandırmak için çalışmaktadır. Yaptığımız çalışmaları milli bir görev olarak görüyor ve yürüttüğümüz ulusal teknolojik bağımsızlık mücadelesinin bir neferi olmaktan gurur duyuyorum.
1.5 MİLYAR LİRA AR-GE HARCAMASI YAPILDI
* Özkaynaklı AR-GE bütçemiz ciromuzun yüzde 7’si olarak gerçekleşti. Aynı dönemde sözleşmeli projeler kapsamında yaklaşık 1,5 milyar TL AR-GE harcaması yapıldı.
* Derin öğrenme, otonom sistemler, ileri görüntüleme teknolojileri, biyo-savunma, nanoteknoloji ve ileri malzemeler konularında çalışılmaya başlandı.
ASELSAN özkaynakları ile tasarımı süren lazer savunma sistemi üretimi ve zırhlı bir kara aracına entegrasyonu gerçekleştirildi ve saha denemeleri başarılı bir şekilde tamamlandı.
* Dünyada henüz gelişme aşamasında olan elektromanyetik fırlatma sistemlerine yönelik çalışmalarda da öncü rol oynuyor. TUFAN Elektromanyetik Top Sistemi, mühimmatı ses hızının dokuz katı hızla hedefe fırlattı. Bu değer, barut kullanan klasik silahların mermiyi atma hızının yaklaşık üç katına karşılık geliyor. ABD, Rusya ve Çin’de de AR-GE çalışmalarının hızla devam ettiği elektromanyetik fırlatma sistemlerinin gelecek dönemde hava savunma sistemleri başta olmak üzere çok geniş bir alanda kullanılacağını öngörüyoruz.
* Milli imkanlar ile bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışı müşterilere ait 20 farklı tipte 500’ün üzerinde hava platformunun modernizasyonu tamamen ASELSAN mühendisleri tarafından gerçekleştirildi. Milli olarak geliştirilen görev bilgisayarı donanımları ve yazılımları sayesinde her türlü aviyonik ve silah sisteminin hava platformlarına entegrasyonu ASELSAN tarafından yapılıyor.
* Yurtdışı programlar kapsamında halihazırda Ortadoğu ve Orta Asya’daki bazı müşterilerin hava platformlarının aviyonik modernizasyonu gerçekleştiriliyor.
* Türkiye’nin dışa bağımlılığını en aza indiren ve yüksek teknoloji içeren ASELSAN tasarımı milli sistemlerimizin başta T-129 ATAK Helikopteri, F-16 Savaş Uçağı, S-70 Black Hawk Helikopteri, HÜRKUŞ ve ANKA olmak üzere pek çok hava platformunda kullanılması sayesinde, ordumuz daha güvenilir ve etkin görev kabiliyeti kazandı.
* Halihazırda bine yakın insansız hava aracının teslimatı gerçekleştirildi. Yeni nesil mini insansız hava araçlarının geliştirilmesi konusunda çalışmalar hızla devam ediyor.
SON 15 YILDA SAVUNMA SANAYİ İHRACATI YEDİ KAT ARTTI
* 2017’de ülkemizin savunma ve havacılık sanayi toplam cirosu, önceki yıla göre yüzde 12 artışla 6,7 milyar dolara yükseldi, ihracatın bunda payı 1,8 milyar dolar oldu.
* Son 15 yılda Türk savunma sanayisi ürünlerinin ihracatı yaklaşık yedi kat arttı. Türk Silahlı Kuvvetleri yerli imkanlarla üretilen askeri ürünleri kullanmayı ilk tercih olarak benimsiyor.
* ASELSAN tarafından son beş yılda kobilere verilmiş iş miktarı 5.35 milyar TL değerinde.
(Sabah)
KAYNAK : yeniakit
Yorum gönder