Ekmek Yapma Fikri İlk Kimin Aklına Geldi?

Ekmek Yapma Fikri İlk Kimin Aklına Geldi?

Yaklaşık 30.000 bin yıl önce akla gelen bu fikir, geçmişten günümüze çeşitli şekilleriyle ve farklı malzemelerin eklenmesiyle, tüm kültürlerin temel gıdası oldu ve günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Ekmek, yiyecek arama veya avlanma gerektirmeyen en eski besinlerden. Bu yiyecek, ilk insan topluluklarını oluşturdu ve insanlık tarihinin önemli bir parçası konumuna geldi. Aynı zamanda insanlık tarihinin yanında kültürün, savaşın, barışın, zenginliğin ve açlığın bir sembolü.

Ekmeğin ham maddesi buğday, ilk olarak Orta Doğu’da işlendi ve bu besinin üretimi Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Asya’ya yayıldı.

Ürdün’deki Kara Çöl bölgesinde, avcı-toplayıcılar tarafından yapıldığı düşünülen kömürleştirilmiş ekmek kırıntıları keşfedilmişti. 14.600-11.600 yıl öncesine dayanan bu ekmek kırıntılarının yabani buğday, yabani arpa ve bitki köklerinden elde edildiğine inanılıyordu.

Tahıl öğütmek amacıyla kullanılan 30.000 yıllık değirmen taşları ise ekmeğin, insanlar tarıma başlamadan önce de var olduğunu gösteriyor. 

İnsanlık tarihinin bilinen en önemli gıda maddelerinden olan ekmeğin hikayesi bir hayli eski.

Ekmeğin ortaya çıkışı konusunda çeşitli rivayetler bulunmakta. Bunların en bilineni, ilk insanların su ile ıslanmış ve kendi haline bırakılmışbuğday kırmasında gözenekler olduğunu fark etmesiyle başlar. İnsanlar, bu gözenekli maddeyi sıcak taşlarda pişirip tadına baktıklarında, lezzetli bir besin olduğunu fark etmişlerdi.

İşte o zamandan beri ekmek, dünya çapında bir yolculuk yapıyor.

Hikaye Eski Mısır’da başlıyor.

Mısır’da, Neolitik dönem zamanında ekmek yapıldığına ve tüketildiğine dair kanıtlar mevcut. Ekmek, Mısırlıların beslenme şeklinin temeliydi ve firavundan köylülere kadar herkes onu tüketirdi.

Eski Mısırlılar, buğday unu ve su karışımından oluşan ekmeğe maya eklediklerinde ekmeğin daha kabarık ve yumuşak olduğunu fark ettiler. Yemek tarihçisi William Rubel, yarı evcilleştirilmiş mayayla yapıldığı bilinen ilk mayalı ekmeğin, MÖ. 1000 yılına dayandığını ve Mısırlılara ait olduğunu ifade etmekte. 

Onlar için ekmek o kadar değerliydi ki, mayalı ekmek zaman içinde sarayın ve soyluluğun simgesi haline geldi. Hatta o dönemde Mısırlılar tarafından alışverişte para yerine bile kullanıldı.

Mayalı ekmeğin icadı ile alkol tüketimi arasında bariz bir ilişki var. 

Mısır Arkeolojisi dergisindeki bir araştırmaya bakıldığında Antik Mısırlılar, arpayı ekşi maya ekmeğin yanında ekşi bira yapmak için de kullanıyordu. Bu dönemi ele alan bir kitapta,  Antik Mısırlıların mayalanmış hamurdan biralı ekmek yaptıkları, sonrasında bu ekmekleri ufaladıkları ve elekten geçirip fermente ederek bira yaptıkları da dikkati çeken bir nokta.

Galyalılar ve İberler de erken mayalandırma yöntemlerinden biri olarak, başlangıçta biradan sıyrılan köpüğü kullandı. Biranın yanı sıra şarap tüketen halklar ise şaraba batırılmış üzüm şırasıyla bu işlemi gerçekleştirdi. 

Bu uygarlıkların yanında, Mezopotamyalıların ve Harappalıların da mayalı ekmek yaptığına dair kanıtlar bulunmakta. Araştırmacılar, mayalı ekmeğin asıl kökenine dair araştırmalara devam ediyor. 

Dünyanın dört bir yanında birbirinden farklı ekmekler üretilse de ekmek yapımı genellikle 3 temel aşamadan oluşur.

İlk etapta ekmeği yoğurmak için genellikle buğday unu kullanılır fakat farklı lezzette ekmekler yapabilmek için çavdar ya da arpa unu da kullanılabilir. 

Devamında mayalanma kısmında ise doğal maya elde edebilmek için yoğrulan ekmek hamurunun bir parçasının, bir gece bekletilip ekşitilmesi sağlanır. Bu yöntem, zaman içinde kendini, kökeni 19. yy’a dayanan hazır mayaların kullanımına bıraktı. 

Son aşamada ise bu hamur, çeşitli büyüklük ve şekillerde parçalara ayrılıp pişirilir. Genellikle odun ateşinde fırın ve tepsi kullanılarak son halini alan ekmeğin, gelişen teknolojiye rağmen, Anadolu bölgesinde saç ve tandır üzerinde de pişirildiği görülür. 

Ekmek çeşitlerinin en bilineni hemen hemen her gün soframızda olan somun ekmek.

Klasik buğday unu ile yapılan, tuz eklenen ve ülkemizde diğer ekmek çeşitlerine oranla daha fazla tüketilen bu ekmeğin ismi esasen “francala”dır. Francala, klasik ekmek hamuruyla üretilebildiği gibi düşük randımanlı un ile de yapılabilir.

Yufka ekmeği ve tandır da ülkemizin önemli lezzetlerindendir. Yufka ekmeği, ince hamurun saç üzerinde pişirilmesiyle elde edilirken, tandır ekmeği çamurla sıvanmış bir çukurun içinde pişirilir. Son dönemlerde somun ekmeğin yanında, bu iki ekmek türüne de sofralarımızda rağbet oldukça fazladır. 

Özellikle Ramazan aylarında ağırlıklı bir şekilde tükettiğimiz bir lezzet olan pide ise Anadolu’ya özgü bir tattır. Özellikle sıcak tüketildiğinde tadına doyulmaz bir hal alır.

İsimlerine aşina olduğumuz bu ekmek çeşitlerinin yanı sıra, zaman içinde çeşitli tahıllarla farklılaştırılan ekmekler de hayatımıza girdi. Ev ekmeği, köy ekmeği, çavdar ekmeği, kepek ekmeği, tam tahıllı ekmek bunlardan sadece birkaçı…

Ekmek deyip geçmeyin. Günlük enerji ve potasyum ihtiyacımızın neredeyse yarısını karşılıyor.

En temel gıdalarımızdan olan ekmek, sağlıklı ve dengeli beslenme açısından hayatımızda önemli bir role sahip. Tahıllı ve posa değeri yüksek kepekli ekmekler insan sağlığına faydasıyla bilinir. Çoğu ekmek türü doygunluk hissi verdiği için kilo vermek amacıyla da idealdir. Bununla birlikte bazı durumlarda ekmekler, kalp ve şeker hastaları için de önerilir.

Genellikle fırından ya da marketten almayı tercih ettiğimiz ekmek, pandemi döneminde evlerimizde yapmaya başladığımız bir yiyecek haline geldi.

Pandemi sürecinde, günlük hayatın stresinden uzaklaşmak ve keyifli vakit geçirmek amacıyla hemen hemen herkes evlerinde çeşitli ekmek denemeleri yaptı. Salgının en yüksek noktasında, neredeyse tüm dünyada çok popüler hale gelen ekmek yapımı, birkaç saatliğine de olsa olup bitenleri unutmamızı sağladı. Bu sayede en temel gıdalarımızdan olan ekmeği, kendi yaratıcılığımızı da katarak yapabileceğimizi hepimiz görmüş olduk.

En basit şekliyle bu yolları izleyerek kendi ekmeğimizi yapmak mümkün.

Malzemeler:

  • 1 kg. un
  • ½ litre su
  • 25 gr. maya
  • 25 gr. tuz

Hazırlanışı:

Malzemeler iyice karıştırılır ve yoğrulur. Yoğurma işlemi tamamlandıktan sonra hamurun dinlenmesi ve kabarması için çukur bir kapta üzeri kapatılarak 30-40 dk. dinlenmeye bırakılır. Devamında ekmeklere şekil verilir ve tekrar dinlenmesi için üzeri örtülerek yaklaşık bir saat beklenir. Daha sonra üzerine küçük kesikler atılarak 220-230 derecelik fırında ekmeklerin büyüklüğüne göre yaklaşık yarım saat pişirilir. 

Ekmek yaparken farklı un çeşitleri ve tat vermesi için kuru üzüm, ceviz, haşhaş, susam gibi farklı tahıllar kullanılabilir.

Kaynaklar: Grants Bakery, History of Bread, Wikiwand, Arkeofili​ 

Sosyal Medya'da Paylaş

Yorum gönder