Meta köşeye sıkıştı, davanın geri çekilmesi için elinden geleni yapıyor

Meta köşeye sıkıştı, davanın geri çekilmesi için elinden geleni yapıyor

Meta köşeye sıkıştı, davanın geri çekilmesi için elinden geleni yapıyor

KAYNAK: Teknolojioku

Bu hareket, teknoloji devinin hukuki mücadelelerindeki
kararlılığını gösteriyor ve sektördeki rekabet politikaları
hakkında yeniden tartışma başlatma potansiyeline sahip.
Meta‘nın bu hamlesi, rekabet hukuku çerçevesindeki
geniş kapsamlı tartışmaların ve teknoloji dünyasındaki denge
arayışının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Meta, Federal Ticaret Komisyonu’nun (FTC)
şirket aleyhine açtığı rekabet karşıtı davayı yargıya gitmeden
reddetmesi için bir hakime başvurdu. FTC ile birlikte 48 eyalet ve
bölge, Meta’yı 2012 ve 2014 yıllarında sırasıyla Instagram ve
WhatsApp’ı satın almasının ardından bu platformları devretmeye
zorlamak amacıyla 2020 yılında dava etmişti.

Kurum ve birçok başsavcı, Meta‘nın (o zamanlar
Facebook olarak biliniyordu) rekabeti engellemek amacıyla bu iki
platformu satın aldığını iddia ediyor. FTC, Meta
CEO’su Mark Zuckerberg’in, Instagram’ı satın alarak ve kontrol
ederek, Instagram’ın doğrudan oluşturduğu tehdidi susturmanın yanı
sıra, başka bir firmanın mobil telefonlardaki fotoğraf paylaşımını
kullanarak popüler bir kişisel sosyal ağ sağlayıcısı olarak ün
kazanmasını önemli ölçüde engelleyeceğini “kabul ettiğini” öne
sürdü. FTC’ye göre, WhatsApp da,
Facebook‘un kişisel sosyal ağ tekelini hedef
alarak satın almayı tercih ettiği Facebook için
güçlü bir tehdit oluşturuyordu.

Meta, FTC’nin başlangıçta her iki satın almayı
da onayladığını ve ilk şikayetin makul bir iddia sunmamış olması
nedeniyle reddedildiğini belirtiyor. Bir hakim, değiştirilmiş bir
şikayeti ileriye taşıma kararı alsa da, Meta,
“kurumun keşif süreci aracılığıyla davasını güçlendirme konusunda
hiçbir şey yapmadığını” iddia ediyor. Şirket, “kişisel sosyal ağ
hizmetleri” pazarında tekel gücüne sahip olduğunu ve satın almalar
aracılığıyla tüketicilere ve rekabete zarar verdiğini
gösteremediğini savunuyor.

Şirketin özet yargı talebinde, 2012 yılında 1 milyar dolara
satın aldığı ve şirketin 2022’nin ilk yarısındaki toplam gelirinin
neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Instagram’ın, satın alındığı zaman
herhangi bir gelir elde etmediğine dikkat çekiliyor.
Meta, Instagram’ın o zamanlar şu anki bir milyarın
üzerinde kullanıcısının sadece yüzde iki oranına sahip olduğunu,
doğrudan mesajlar, canlı yayınlar, Hikayeler ve alışveriş gibi
özellikler eklediğini belirtiyor. WhatsApp içinse, Meta servisi
ücretsiz kullanıma sundu, uçtan uca şifreleme ekledi ve sesli ve
görüntülü arama özelliklerini getirdi.

Meta, uygulamalara milyarlarca dolar ve
milyonlarca saatlik çalışma yatırımı yaptığını savunuyor. Şirket,
hem Instagram’ın hem de WhatsApp’ın sonuç olarak daha iyi bir yerde
olduğunu ve bu durumun tüketiciler ile işletmeler için faydalı
olduğunu iddia ediyor.

Ayrıca, Meta, FTC’nin geçerli bir rekabet
karşıtı pazar tanımlayamadığını, ajansın “kişisel sosyal ağ
hizmetleri” pazarı tanımının Facebook, Instagram,
Snapchat
ve MeWe’den oluşan yapay olarak sınırlı dört
şirket setini kullandığını ve Facebook ile Instagram’da insanların
en popüler etkinliklerinin çoğunu görmezden geldiğini öne sürüyor.
Örneğin, Meta, YouTube ve TikTok’un Reels’e benzer kısa form video
özellikleri sunduğunu belirtiyor.

Dahası, Meta‘ya göre FTC’nin, Meta’nın yapay
“kişisel sosyal ağ hizmetleri pazarında” “baskın paya” sahip olduğu
iddiası geçerli değil. Bunun nedeni, FTC’nin “pazar payı
rakamlarının, düzgün bir şekilde tanımlanmış bir pazar olmadan
anlamsız” olduğudur.

Meta, geçen yıl ayrı bir davada FTC’nin şirkete
karşı “yapısal olarak anayasaya aykırı yetki” kullandığını iddia
ettikten sonra, ajansı ve rekabet kurallarını daha fazla eleştirmek
için fırsatı değerlendirdi. “Yapılan anlaşmaları yeniden gözden
geçirme kararı, hiçbir satışın asla nihai olmayacağını ilan etmek
gibidir,” diye yazdı Meta’nın Baş Hukuk Müşaviri Jennifer Newstead
bir blog gönderisinde. Newstead, Instagram ve WhatsApp “davasının,
ABD hükümetinin birleşme inceleme sürecine ve düzenleyici inceleme
sürecinin sonuçlarına gerçekten güvenilebileceği konusunda şüphe ve
belirsizlik eklediğini, ayrıca şirketlerin inovasyona yatırım
yapmaktan çekinmelerine neden olacağını çünkü bu inovasyonun
başarıya yol açması durumunda cezalandırılabileceklerini” iddia
ediyor.

Sosyal Medya'da Paylaş

Yorum gönder