Uçaklarda neden hala uçak modunu açmak zorundayız? Nedeni tahmin ettiğiniz şey olmayabilir…

Uçaklarda neden hala uçak modunu açmak zorundayız? Nedeni tahmin ettiğiniz şey olmayabilir…

Uçaklarda elektronik cihazların uçuş moduna ayarlanmasının isteğini muhtemelen biliyor olmalısınız. Peki bunun sebebini hiç merak ettiniz mi?

Havacılık navigasyonu ve iletişimi, 1920’lerden bu yana paraziti en aza indirmek için koordine edilen radyo hizmetlerine dayanıyor.

Şu anda kullanımda olan dijital teknoloji, 60 yıl önce kullandığımız bazı eski analog teknolojilerden çok daha gelişmiş durumda. Araştırmalar, kişisel elektronik cihazların, uçağın iletişim ve navigasyon sistemleriyle aynı frekans bandında bir sinyal yayarak elektromanyetik parazit olarak bilinen şeyi yaratabildiğini gösteriyor. Ancak 1992’de ABD Federal Havacılık Otoritesi ve Boeing, bağımsız bir çalışmada elektronik cihazların uçak parazitinde kullanımını araştırdı ve kritik olmayan uçuş aşamalarında bilgisayarlarda veya diğer kişisel elektronik cihazlarda herhangi bir sorun bulamadı. Kalkışlar ve inişler kritik aşamalar olarak kabul ediliyor.

ABD Federal İletişim Komisyonu ayrıca cep telefonları ve uçak navigasyonu ve iletişimleri gibi farklı kullanımlar için ayrılmış frekans bant genişlikleri oluşturmaya başladı, böylece birbirleriyle karışmaları önlenmeye başlandı. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, havacılıkla ilgili müdahale sorunlarını önlemek için aynı strateji ve politikaları geliştirdi.

Bu küresel standartlar yürürlükteyken havacılık endüstrisi cep telefonlarının kullanımını yasaklamaya neden ediyor? Bunun sebeplerinden biri, muhtemelen beklemeyeceğiniz bir şeyle ilgili: Zemin paraziti.

Zemin paraziti nedir?

Kablosuz ağlar bir dizi kule ile birbirine bağlıdır. Bu yer ağları üzerinden uçan yolcuların hepsi telefonlarını kullanıyorsa ağlar aşırı yüklenebilir. 2021’de uçan yolcu sayısı 2,2 milyarın üzerindeydi ve bu 2019 yılındaki yolcu sayısının sadece yarısıydı.

Tabii ki mobil ağlar söz konusu olduğunda son yıllardaki en büyük değişiklik yeni bir standarda geçiştir. Yüksek hızlı veri aktarımı için tercih edilen mevcut 5G kablosuz ağlar havacılık endüstrisindeki birçok kişi için endişeye neden oluyor.

Radyo frekansı bant genişliği sınırlıdır, ancak yine de buna daha fazla yeni cihaz eklemeye çalışıyoruz. Havacılık endüstrisi, 5G kablosuz ağ bant genişliği spektrumunun, ayrılmış havacılık bant genişliği spektrumuna oldukça yakın olduğuna dikkat çekiyor ve bunun, havaalanlarının yakınında, uçağın inişine yardımcı olan navigasyon sistemlerinde parazite neden olabileceği belirtiliyor.

Avustralya ve ABD’deki havaalanı operatörleri, 5G’nin kullanıma sunulmasıyla bağlantılı havacılık güvenliği endişelerini dile getirdiler, ancak Avrupa Birliği’nde bu tür sorunlar yaşanmamış gibi görünüyor. Yine de, 5G ile ilgili sorunlar çözülürken uçaklarda cep telefonu kullanımını sınırlamak ihtiyatlı olabilir.

Çoğu hava yolu şirketi artık müşterilerine kullandığın kadar öde veya ücretsiz Wi-Fi hizmetleri sağlıyor. Yeni Wi-Fi teknolojileri sayesinde yolcular teorik olarak cep telefonlarını uçuş sırasında arkadaşları veya müşterileriyle görüntülü görüşme yapmak için kullanabiliyorlar. Ama hücresel ağ bağlantısı halen yasak.

Önemli bir başka konu da, bir uçakta 200 kişinin bir arada bulunabilmesi ve herhangi birinin telefonla konuşurken kabin görevlilerinin sorularına yanıt verememesinin hizmette bir aksamaya sebep olabilmesidir. Benzer bir şekilde, o kadar küçük alanda 100 kişinin aynı anda telefonla konuşmaya çalışması da ciddi bir gürültü sorunu yaratacaktır.

Ancak, 5G teknolojisi, uçak navigasyon sistemlerinin radyo bant genişliğine girmeye başlamış durumda ve inişler sırasında 5G’nin uçak navigasyonuna müdahalesi sorusunu yanıtlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız olacak.

Sosyal Medya'da Paylaş

Yorum gönder